Bazı yazılar okuyor, konuşmalar dinliyorum; buralarda konuşanlar
ve yazanlar mealen şöyle diyorlar: Biz bir entelektüel, bir filozof
yetiştiremiyoruz, bunun da sebeplerinden biri muhafazakâr İslam
anlayışı ve bu anlayışı hareket programına temel kılmış olan
İslamcılardır.
“İslam ve Demokrasi Tartışmaları” başlıklı bir yazımda şöyle
demiştim:
“İster iman ister amel konusunda olsun taklid varsa “hür, derin,
delile dayalı düşünce” yoktur. Her iki alanda tefekkür ve ictihad
yöntemiyle bilgiye, kanaate, imana ulaşanlara geldiğimizde bunlara
da “aklı, zekayı, tecrübe ve müşahedeyi mutlak otorite kabul eden,
vahyin karşısına bunları koyan” manasında entelektüel, hür düşünce
sahibi (ve filozof) denemez.
“Bir insan aklı başında ve reşid olunca, kendisine ailesi
tarafından telkin edilen din üzerinde bizzat düşünürse, kabul etme
veya etmeme şıkları eşit olarak iman meselesine yönelir ve
tefekküre başlarsa bu noktada hür düşünce vardır.