Sigortacılığın ne olduğu konusunda eksik bilgiye veya yanlış
yoruma dayalı fetvalar veriliyor, bu fetvaları alanlar değil,
verenler sorumlu olduklarına göre daha ihtiyatlı davranmaları
gerekmez mi?
Mesela şu fetvayı ele alalım:
“Globalleşen dünyada ticari sigortanın bulunmamasının risk
olduğunu” ifade ettikten sonra şöyle diyorlar :”Genel olarak sosyal
sigortalar, karşılıklı sigortalar ve ticari sigortalar caizdir, kâr
payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel
emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi ise primlerin dinen helal
olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caizdir.”
Benim bu yazıdaki konum tamamen farklı bir alan olan “sosyal
sigorta” değildir. Karşılıklı sigorta, ticari sigorta, bireysel
emeklilik ve hayat sigortasıdır.
Karşılıklı sigorta İslam'ın teşvik ettiği karşılıklı yardımlaşma,
dayanışma, bağışlama esasına dayanır ve biz yıllardan beri bu
sistemin Türkiye'de de mevzuata kavuşmasını, uygulanmasını,
önündeki diğer engellerin kaldırılmasını savunuyoruz.
Bu sistemi kısaca açıklayalım:
Sisteme dahil olmak isteyenler bir fon, bir sandık kuruyorlar,
idare için yeterli mekan, alet, araç ve personel temin ediyor ve
masrafını da fondan ödüyorlar. Kayıp, kaza, hasar vb. oluştuğunda
fondan karşılanmasını isteyenler tahmini ödeme büyüklüğüne göre bir
meblağı kısmen peşin ve kısmen taksitli olarak fona yatırıyorlar.
Fonun sahibi buraya para yatıran ve sisteme katılan şahıslar
oluyor. Yöneticiler de onların çalışanları oluyorlar. Fonda biriken
para atıl kalmasın diye tahmini ödeme kısmı ayrıldıktan sonra geri
kalanı meşru gelir getiren ticarette ve yatırımlarda kullanılıyor,
geliri de fona para yatıranların oluyor. Katılımcılardan biri
sözleşmeye dahil bir zarara uğradığında onun zararı fondan
“karşılıklı bağış” esasına göre karşılanıyor. Katılımcı fondan
çıkmak istediğinde kalan ana parası ile elde edilmiş ise kârı
kendisine iade ediliyor. Zarar ve hasar büyük olur da fonun bütün
parası yetersiz hale gelirse katılımcılar karz-ı hasen (faizsiz
borç) veriyorlar ve gelecek yıllarda alacaklarını tahsil
ediyorlar.
Bu sistem düzgün çalıştığında katılımcılar zaman içinde hem
riskleri teminat altına almış, gerektiğinde zarar karşılanmış hem
de yardımlaştıkları için sevap ve ticaretten, yatırımdan para
kazanmış oluyorlar.
Karşılıklı, tekâfül, üyelik sigortası diye bilinen bu sigorta
sistemi Türkiye'de ancak kooperatif yapısı içine uygulanabiliyor.
Şirket veya başka hukuki yapılar içinde eksiksiz ve problemsiz
uygulanabilmesi için sigorta kanununda değişiklik yapılması veya
ayrı bir “tekâfül sigortası kanunu” çıkarılması gerekiyor.