Mescidler, medreseler ve tekkeler medeniyetimizin okulları,
eğitim ve öğretim kurumları idi. Medeniyetimiz büyük bir vurgun
yedi, şimdilerde
yeniden kendine gelme ve dönme sarsıntıları/ hareketleri dönemine
girilmiş gibidir (inşallah).
Bu dönemde eskiye ait herhangi bir kurumu adıyla, sanıyla,
şekliyle, programıyla… yeniden uygulamaya kalkışmak olacak bir şey
değildir.
Ne olabilir?
Elimizdeki imkanları, imanımızın gereği olan maksada, en uygun bir
şekilde kullanmak için çaba göstermek olabilir.
Elimizdeki imkanlar nelerdir?
Başta Diyanet İşleri Başkanlığı, İmam Hatip Okulları ve İlahiyat
Fakülteleri olmak üzere resmi ve sivil eğitim ve öğretim
kurumlarıdır ve bunların faaliyetleridir.
Mevcut durum ve şartlara rağmen Diyanet'i kaldıralım veya sivil
topluma bırakalım diyenlerde akıl ve hikmet noksanı vardır.
“İmam Hatip Okullarını ve İlahiyat Fakültelerini kaldıralım,
bunların yerine medreseyi kuralım” diyenler de ne dediklerini
bilmiyorlar!
Böyle bir değişim, ancak medeniyet yolculuğunun nihayetine yakın
veya nihayeti olan bir merhalede oluşabilir. Oluşan da yine eskinin
aynı olmaz; zaten eskisi de her yerde ve zamanda birbirinin aynı
değildi.
Bu konu bana “tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan” ikilemini
hatırlatıyor. Bugün elimizde tavuk olarak yukarıda adlarını
saydığım üç kurum var; hikmete uygun yürüyüş, bu tavukları zaman
içinde ıslah ederek istenilen yumurtayı vermelerini ve tabii olarak
bu yumurtalardan da istenilen yeni civcivlerin çıkmasını
sağlamaktır.