Ey insanlar! Rabbinize saygısızlıktan sakının; hiçbir babanın
evlâdından fayda göremeyeceği, evlâdın da babasından hiçbir yarar
sağlayamayacağı bir günden korkun. Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın; o, yoldan çıkarıcı (şeytan) da Allah
hakkında sizi ayartmasın. /Kıyamet saati hakkındaki bilgi yalnız
Allah'ın katındadır; O, yağmuru yağdırmakta; rahimlerdekini
bilmektedir. Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez; hiç kimse
nerede öleceğini bilemez; ama Allah her şeyi bilir, her şeyden
haberdardır" (Lukman: 33-34).
33. âyet, sahte şefaatçilere set çekiyor, “siz bana itaat edin,
dünya ve ahirette kurtuluşunuzu ben garanti ediyorum" diyen, demeye
getiren sahtekârları yalanlıyor ve müminleri uyarıyor. Başta
Peygamberimiz (s.a.) olmak üzere ahirette bir kimsenin diğerine
faydası olacaksa bu, Allah'ın iznine bağlıdır ve bunu Allah'tan
başka kimse bilemez.
Eski tefsirlerin çoğunda bu âyete dayanılarak, kıyametin ne zaman
kopacağını, yağmurun ne zaman yağacağını, rahimlerdeki bebeğin
cinsiyetinin ve ten renginin ne olduğunu, insanın gelecekte ne gibi
durumlarla karşılaşacağını ve ne zaman nerede öleceğini Allah'tan
başkasının bilemeyeceği ileri sürülmüş, dolayısıyla bunlara
“mugayyebât-ı hams" (beş bilinmeyen) denilmiştir. Halbuki âyette
diğer üç konudaki bilginin yalnız Allah'a mahsus olduğu açıkça
belirtilirken yağmurun vakti ve henüz doğmamış olan bebeğin
cinsiyeti ve özellikleri hakkında böyle bir sınırlamaya yer
verilmemiştir; bu da belirtilen iki konuda insanların önceden bilgi
sahibi olabileceklerini gösterir. İmam Ebu Mansur Mâtürîdî de bu
âyetin tefsirinde yağmurun ne zaman yağacağı, rahimdekinin çocuk
olup olmadığı ve cinsiyeti konularında kulların da bazı
işaretlere