Bu milletin, bu devletin ve daha geniş olarak ümmetin hiçbir
ortak problemi ve bu problemin de çözümünde ortak görüş yok
mudur?
Elbette vardır ve olmalıdır.
Peki bu iktidar-muhalefet zıtlaşmasına, kavgasına, insanı
ümitsizliğe taşıyan dağınıklık ve tefrikaya ne demeli!
Seküler demokrasilerde bildik siyasi partilerin bulunması tabiidir,
bunların varlık sebebi de millet ve memleket için daha iyi, daha
hayırlı, daha faydalı olanı bulmak ve gerçekleştirmektir; en
azından teorik olarak böyledir.
Uygulamaya bakıyoruz, iktidar ile muhalefetin “şu milli bir
meseledir, devlet meselesidir, bunda ihtilafa düşmek ve millet ve
memlekete zarar vermek olamaz” dediklerine ve bu şuur içinde
davrandıklarına dair bir örnek bulamıyoruz.
İktidar, yıllardır sürüp gelen ve hiçbir zaman, hiçbir güvenlik
tedbiri ile kökü kazınamayan terörü, temsilcileriyle görüşerek, ne
istediklerini onlardan dinleyerek, taleplerinin olabilecek gibi
duranlarını hayata geçirerek, olmayacak talepler konusunda ise
onları ikna edip silah yerine siyaseti tercih etmelerini sağlayarak
bir çözüm denemesinde bulundu. Aslında birçok iyi niyetli ve aklı
başında insanımız da bunu istiyorlardı. Bu denemede hayli yol
alınmış iken artık bilinen sebeplerle teröristler çözüm sürecini
durdurup tekrar silaha sarıldılar. İktidar da tabii, yerinde ve
zorunlu olarak şiddete şiddet ile cevap verme, onları bir daha
silaha başvuramayacak hale getirme yolunu tuttu.