Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Birlik ve huzur düşmanları (2)

Birlik ve huzur düşmanlarının amaçlarına ulaşmak için neleri kullandıkları üzerinde dururken önceki yazımda “din, dil, renk, mezhep, tarikat, cemaat ve parti” farklarından söz etmiştim. Bu yazıda...

17 Eylül 2015 | 166 okunma

Birlik ve huzur düşmanlarının amaçlarına ulaşmak için neleri kullandıkları üzerinde dururken önceki yazımda “din, dil, renk, mezhep, tarikat, cemaat ve parti” farklarından söz etmiştim. Bu yazıda ırk (renk ve dil buna dahildir) ve menfaat farkından söz edeceğim.
İslam'dan önce ve sonra, bu güzel dine girmeyen veya girdiği halde önceki kalıntılarını temizleyemeyen kişiler ve gruplar, hepsi bir Allah'ın yarattığı ve insan olarak eşit kıldığı değerli ve saygıya layık (mükerrem) varlığı, dili, rengi ve dolayısıyla ırkı farklı diye derecelendirmeye tabi tutmuşlar, ellerinde hiçbir ilmî ve dînî delil bulunmadığı halde birini diğerinden üstün bilmişlerdir. Bu duygu ve düşünce ile yetinmemişler, kendilerini üstün sananlar efendi olmuşlar, diğerlerini köle yerine koymuşlar, asırlar boyu o insalara zulmetmişler, bütün varlıklarını sömürmüşlerdir.

İslam bütün insanların kan ve soy olarak aynı kaynaktan/kökten geldiklerini, üstünlüğün ölçütünün ancak dindarlık ve ahlak olabileceğini, dindar ve ahlaklı bir siyahînin, bir sıradan aile mensubunun, nice beyazdan ve asillerden Allah katında üstün olduğunu, müminlerin de bunu böyle bilmeleri gerektiğini açık ve kesin bir dil ile ilan etmiştir. Emevîlerin İslam'dan saparak ırkçılığa geri dönüşlerine kadar genel olarak bu ilana uyulmuş, siyah renkli eski bir köle Peygamberimizin yakını ve müezzini olmuş, bir başka azatlı kölenin çocuğu, büyük sahâbîlerin içinde bulunduğu orduya kumandan tayin edilmiştir.

Günümüzde uyduruk ulus devletler ya ırk veya vatan bağına dayalı birlikler oluşturmuşlar, kendi ırkından veya vatandaşı olmayan insanlara eşit insan hakların tanımamışlar, üstüne üstlük zayıf, geri, aşağı bildikleri ve buldukları uluslar ve toplulukları iliklerine kadar sömürmüşler, ellerine İncil'i tutuşturmuşlar ve ellerinde ne varsa alıp keselerine ve hazinelerine aktarmışlardır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Köle ve cariye meselesi 12 Mayıs 2024 | 2.605 Okunma İslâm’da kadının değeri üzerine 05 Mayıs 2024 | 538 Okunma Niçin Diyanet 28 Nisan 2024 | 2.936 Okunma Tebliğ mi temsil mi? 21 Nisan 2024 | 308 Okunma Birkaç soru ve cevap 14 Nisan 2024 | 558 Okunma