Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Başımızı örttük mü?

Türkiye'de laikçiliğin zalim baskısı altında kızlarımızın ve kadınlarımızın bir kısmı inandıkları gibi yaşama konusunda büyük sıkıntılar ve mahrumiyetlere katlandılar....

04 Aralık 2016 | 1.004 okunma

Türkiye'de laikçiliğin zalim baskısı altında kızlarımızın ve kadınlarımızın bir kısmı inandıkları gibi yaşama konusunda büyük sıkıntılar ve mahrumiyetlere katlandılar. Devlette çalışamadılar, üniversitelere okuyamadılar, diploma merasimlerinden yaka paça kovuldular, uydurulan kamusal alan içinde açılmaya veya olmamaya zorlandılar, önünü sonunu hesaplamadan başı örtülü bir hanımı milletvekili yapıp Meclis'e sokan partiye savaş açtılar, o parti de vekilini koruyamadı, tarihe geçen bir rezillik ile o dindar bayanı Meclis'ten kovdular…

İslam, insan hakları, demokrasi diyerek bu zalim uygulamaya direnen ve nefes almak isteyen Müslümanlara karşı ilkeleri, kadın haklarını, çağdaşçılığı (modernizmi), sözde milli birlik ve bütünlüğü, laikliği… ileri sürerek mücadele veren insafsız, vicdansız, iddialarına rağmen ilkel ve bağnaz bir kesim vardı. 

Neler söylüyorlardı?

Kamu hizmeti veren bayanlar başlarını örterlerse hizmet alanlar onlara karşı güven içinde olamazlar.

Kamusal alanda başörtüsü devlet düzenini şeriata göre değiştirmek manasına gelir.

Öğrenciler başlarını örterlerse örtmeyen öğrenciler ile araları açılır, ayrımcılık olur, çatışmalar meydana gelir…

Başörtüsü dinî, değil, siyasi bir semboldür, radikal İslamcılığı temsil eder, bu sembollerin kamusal alanda görünür olması kabul edilemez…

Sonra AK Parti iktidara geldi, ilk elde ondan beklenen icraat arasında başörtüsü kullanmanın serbest bırakılması da vardı, o da bu talebi son sınırlarına kadar yerine getirdi, yasakları kaldırdı, isteyen bayanın örtünmesini isteyenin de açılmasını serbest kıldı.

Peki başörtüsünü dindarlık sebebiyle talep etmek ne manaya geliyordu?

Ülkenin düzeni ne olursa olsun Müslümanca yaşamak isteyen insanların bu hakka sahip olmaları, başkalarının hak ve özgürlüklerine açık ve kesin zarar vermedikçe inandıkları gibi yaşamalarının önüne engeller konmaması, bu yüzden bazı hak ve hürriyetlerinin gasp edilmemesi manasına geliyordu.

Bu hak ve hürriyet elde edildikten sonra onu gerektiği gibi kullananları istisna ediyorum, genel olarak başörtüsü serbestliği Müslümanca yaşamanın bir parçası oldu mu?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Köle ve cariye meselesi 12 Mayıs 2024 | 2.613 Okunma İslâm’da kadının değeri üzerine 05 Mayıs 2024 | 539 Okunma Niçin Diyanet 28 Nisan 2024 | 2.936 Okunma Tebliğ mi temsil mi? 21 Nisan 2024 | 308 Okunma Birkaç soru ve cevap 14 Nisan 2024 | 558 Okunma