Son isyan hareketi insaf ve vicdan sahibi her insanımızı üzdü,
acılara boğdu, maddi ve manevi bir takım zararlara da sebep oldu;
bütün bunların istenmeyeceği, bunlardan kimsenin hoşlanmayacağı
açıktır. Ama bugün mealini ve kısa açıklamasını vereceğim âyete
göre nefsin istemediği, insana ağır ve zor gelen, başta şer gibi
gözüken bazı şeylerin sonu hayırlı, faydalı ve gerekli
olabiliyor.
Çarşamba akşamı OHAL ilan edildi, eğer son isyan hareketi
olmasaydı, insanımızı ağlatan ve yakan acılar çekilmeseydi ilan
edilemezdi, böyle bir geçici rejim olmadan da yeni şer
teşebbüslerin önüne geçmek için köklü tedbirler alınamaz,
temizlikler yapılamazdı. Sıradan bir memuru hak ettiği için
görevden alsanız derhal yargıya başvuruyor, ya adamını veya bir
kulpunu bulup mel'anetini icra etmek üzere görevine dönüyor ve daha
şirret, korkusuz, saldırgan olabiliyordu.
Olağanüstü hal ilanı üzerine medyada toplanan bazı “hürriyet
aşıkları”, “ama, fakat, lakin…” diye konuşmaya, özgürlüklerin
zaruret miktarı kısıtlanmasına bile itiraz etmeye başladılar. Ama
âyet diyor ve tecrübe de gösteriyor ki, gerektiği halde zahmete
katlanmayan, zaruret bulunduğu halde bir miktarcık özgürlükleri
kısıtlamayanlar bindikleri dalı kesiyor, yalnızca hürriyeti değil,
onun zeminini de kaybedebiliyorlar.