Kasım seçim sonuçları ve bu sonuçlar üzerine yapılan
değerlendirmeler, sigorta konusuna ara vererek bu konuda bir yazı
yazmayı hak ediyor.
Neler oldu?
Ak Parti iktidarına ve Cumhurbaşkanı'na düşmanlık derecesinde
muhalif olan köşe yazarları, kamuoyu araştırmacıları, sosyal
bilimciler, siyasetçiler, algı operatörleri… iflas ettiler, ya
doğru bilmedikleri (yetersizlikleri) ya da doğruyu saptırdıkları
ortaya çıktı. Muhalefeti millete ve memlekete hiyanet çizgisine
kadar getirenlerin karanlık ümitleri boşa çıktı, alınlarında
hıyanet damgası ile kalakaldılar.
Firavun, Hz. Musa'yı sihirbaz sandı, bu yüzden en usta
sihirbazlarını topladı, onlara cazip vaadlerde bulunarak Hz.
Musa'yı alt etmelerini istedi. Karşılaşma günü sihirbazlar bütün
marifetlerini ortaya koyarak halkta yanlış algı uyandırmaya
çalıştılar, halbuki Hz. Mûsa hak ve hakikati temsil eden bir Allah
elçisi idi, Allah'ın emriyle asâsını (sopasını) ortaya atınca
sahtekâr sihirbazların aldatıcı, göz boyayan ve bağlayan aletlerini
yedi bitirdi, hak geldi, batıl ipini sapını toplayıp gitti.
Hakkı ve hakikati temsil edenler, hak ve hakikat peşinde koşanlar
bu kutlu elçilerin sadık ümmetleri olarak eninde sonunda galip
gelirler. Bu seçimde de böyle oldu; yalan dolan, iftira, kumpas,
amaca ulaşma uğrunda çiğnenen din, hukuk ve ahlak kuralları işe
yaramadı, doğru söyleyenler, sözlerinin arkasında duracaklarına
halkı inandıranlar büyük bir zafer elde ettiler.
Muhalifler şimdi başka bir şarkı tutturdular: İnsan hakları, hukuk,
demokrasi, herkesi kucaklama, kutuplaşmaya meydan vermeme gibi
ortak değerlerin arkasına sığınmaya çabalıyorlar. Peki seçimlerden
önce ve fırsat bulurlarsa bundan sonra kendileri bu değerlere sadık
kalıyorlar mı? Demokrasilerde tek başına iktidar için yeterli oyu
alarak iktidara gelen Ak Parti hükümetlerine karşı tavırları
yapıcı-demokratik muhalefet mi oluyor, insaf ve ahlak dışı
düşmanlık ile yıkıcı muhalefet mi oluyor?