İslâmın namus ayı olan Ramazân-ı şerîfte özürsüz oruç
tutmayanlar, ona hürmet etmemiş, İslâmın namus perdesini yırtmış
olurlar. Bu hâl, imanın gitmesine sebep olur.
Allahü teâlâ, Ramazân-ı şerîf ayını dünya ve âhiret saadetine
kavuşmaya vesile eyledi. Bu ayı birçok nimetlerle süsledi. Mübarek
ramazân ayının gündüz ve gecelerinde yağmur gibi feyiz ve bereket
yağmaktadır.
Cenâb-ı Hak, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Sevgili
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın hürmetine, bu mübarek ayda,
günahlarımızı af ve mağfiret eylesin! Başı rahmet, ortası af ve
mağfiret, sonu ise cehennemden âzâd ayı olan Ramazân-ı şerîf ayının
feyiz ve bereketlerinden azâmî derecede istifade edebilmeyi
hepimize nasip eylesin!
Yâ Rabbî! Hasta kullarına şifâ, dertli olanlara devâ, borçlu
olanlara edâ, ölmüşlerimize rahmet, hayatta olanlara da sıhhat ve
âfiyet ihsan eyle! Son nefeste kelime-i tevhîd söylemeyi, imanla ve
şehît olarak bu dünyadan ahirete gitmeyi hepimize nasip eyle!
Âmin..
Ramazân-ı şerîfe hürmet ve saygı, imanlı olmanın alâmetidir.
İslâmın namus ayı olan Ramazân-ı şerîfte özürsüz oruç tutmayanlar,
ona hürmet etmemiş, İslâmın namus perdesini yırtmış olurlar. Bu
hâl, imanın gitmesine sebep olur. Bu ayda ancak; Müslüman
olmayanlara, çocuklara, delilere, ölülere ve hayvanlara oruç tutmak
hiç farz değildir. Yolcu ve misafir olanlar, hasta olanlar ve
kadınlardan muayyen günlerinde ve lohusa hâlinde olanları, o hâlde
iken oruç tutmazlar. Bu hâlleri sona erince hemen kaza ederler. Bir
özrü sebebiyle oruç tutamayanlar da, gizli yemeli ve içmelidir. Bu
saygı ve hürmetin alâmetidir.
Ramazana hürmetin neticesine bakın!..