Allahü tealâ, her
asırda, "Müceddid" olan bir âlim yarattı. İslâmiyeti kuvvetlendiren
bu müceddidler, Allahü teâlânın velî kullarıdır, her biri derin
âlimdir.
Resûlullâhın “sallallahü aleyhi
vesellem” vefatından bu zamana kadar yüzlerle İslâm düşmanı türedi.
Din-i İslâmı yıkmaya çalıştılar. Kitaplar yazarak Ehl-i sünneti
aldatmaya, İslâmiyeti bozmaya kalkıştılar. Allahü tealâ, müminlerin
imanının bozulmaması için her
asırda, (Müceddid) olan bir âlim
yarattı. İslâmiyeti kuvvetlendiren bu müceddidler, Allahü teâlânın
velî kullarıdır, her biri derin âlimdir.
İmam-ı Rabbanî ve Muhammed
Masûm-ı Farukî hazretleri buyuruyorlar ki: “Her yüz
senede bir müceddid gelmiştir. O yüz sene içinde Allahü teâlâdan
ümmetlere gelen feyizler, hep o zamanın müceddidi vasıtası ile
gelir. O zamanda bulunan kutuplar ve evliyanın her çeşidi ondan
feyiz alırlar.”
Bu
müceddidler, (Ehl-i sünnet) mezhebinin
derin âlimleridir. Bunlar, câhil halk tarafından ve İslâm
düşmanları tarafından müslümanlar arasına sokulmuş olan hurâfeleri,
yanlış inançları ve yanlış işleri düzelttiler.
Müctehidlerin Eshâb-ı kirâmdan işiterek bildirmiş oldukları
doğru bilgileri meydana çıkarttılar. Kendilerinden bir şey
söylemediler. Bunlara (Müceddid) denir.
Bunların geleceğini ve İslâmiyete hizmet edeceklerini, hadîs-i
şerîfler haber vermekte ve övmektedir. Peygamberimiz “sallallahü
aleyhi ve sellem”, (Benden sonra, her yüz senede, bir
âlim çıkar. Dînimi
kuvvetlendirir) buyurdu. (Ümmetimin
âlimleri, İsrâil oğullarının Peygamberleri
gibidir) hadîs-i şerîfi ile bu müceddidler övüldü.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, İmâm-ı Şâfi’î ve bunlar gibi mezheb imâmı
olan mutlak müctehidler ve İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî ve
her asırdaki dört mezhebden birinde olan âlimler ve ileride gelecek
olan Hazreti Mehdî bu müceddidlerdendir
“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn”...