Geçmişten günümüze kadar bütün
İslâm büyükleri, edebe aykırı olan en ufak bir hareketten,
âdeta büyük bir günahtan kaçınırcasına
sakınırlardı...
Edep ve nezaket
medeniyeti -1-
Dinimizin beğendiği ve emrettiği
güzel huylardan biri de edepli, terbiyeli olmaktır. Edep, söz
dinlemek, haddini bilmek demektir. Edep olmayınca ilim yalnız
başına işe yaramaz. Yunus Emre hazretleri, bu hakikati şöyle ifade
ediyor:
"İlim meclislerinde
aradım, kıldım talep/İlim geride kaldı illâ edep illâ
edep."
Geçmişten günümüze kadar bütün
İslâm büyükleri, edebe aykırı olan en ufak bir hareketten,
âdeta büyük bir günahtan kaçınırcasına sakınırlar, dinimizin
edeplerine, âdeta farz derecesinde ehemmiyet verirlerdi. Edep
ehli insanlar, daima sevilmiş ve
hürmet edilegelmişlerdir.
Bir babanın evlâdına bırakacağı
en hayırlı miras, edeptir. Uyulacak edep kurallarını hem öğrenmek
ve hem de, her zaman ve her yerde edepli olmak lâzımdır.
Nelerin edep olduğunu bilmeyen kimse, her zaman edepte kusur
edebilir. Bir büyüğümüzü ziyarete gidince, bize başköşeye otur
dese, biz de edebimizden, hürmet ettiğimizden dolayı, şurası daha
iyidir diyerek, gösterilen yere oturmasak, yaptığımız hareket edep
gibi görünse de, söz dinlememek olduğundan kötüdür.
Büyüklerimiz, "Emir, edepten önce
gelir” demişlerdir. Onun için en güzel edep, söz
dinlemektir. Aklımıza uygun gelmese de, büyüklerimizin sözlerini
dinlemelidir. Büyüklerimiz, hocalarımız, âmirlerimiz bizlere bir
şey söyledikleri zaman, önce hemen "Peki
efendim" demeliyiz. Yapılması istenilen şeyi uygun
görmüyorsak veya yapılmasını mahzurlu buluyorsak yine de,
“Peki mi diyelim?” gibi bir düşünce aklımıza
gelebilir. Evet, yine "Peki" demelidir.
Eğer, o anda peki demeyip, hemen işin mahzurlarını anlatmaya
kalkarsak, edebe aykırı hareket etmiş oluruz. Fakat bir müddet
sonra düşüncelerimizi uygun şekilde bildirebiliriz. Bunu da, soru
şeklinde söylememiz, danıştığımızı hissettirmemiz daha uygundur.
Meselâ, “Bildirdiğiniz işi şu şekilde yapsak uygun
olur mu efendim?” diyebiliriz. Ancak yine de, eski
bildirdiği şekilde yapılmasını isterse, başka mazeretler aramadan
söyleneni yapmak edeptendir...
Yalnız büyüklerimize değil,
arkadaşlarımıza, hatta kendimizden küçüklerimize de itiraz etmek,
edebe uygun düşmez. Çünkü itiraz etmek, “Bu işi ben
bilirim, sen bunu anlamazsın” demek
olur.
İslam
büyüklerinden Abdullah İbni
Mübarek hazretleri, “Bize, faydasız çok bilgiden
ziyade, edep ve yüksek terbiye lazımdır”
buyurdu.
Lokman
Hakîm'e, “Edebi kimden öğrendin?” diye sorduklarında,
cevabında buyurdu ki: “Edepsizlerden öğrendim. Onlarda gördüğüm
bütün fenalıkları terk ettim, böylece bu edebi elde
ettim.”