Peygamber efendimiz,
dünya ve âhiret saâdeti için af ve âfiyet isterdi. İmandan sonra
âfiyetten büyük nimet olmadığını bildirirdi.
Peygamber efendimiz,
dünya ve âhiret saâdeti için af ve âfiyet isterdi. İmandan sonra
âfiyetten büyük nimet olmadığını bildirirdi.
Âfiyet, günah
işlemeden geçirdiğimiz zamandır. Sol yanımızdaki melek,
kötü amel olarak yazmaya bir şey bulamazsa, bizim o gün
bayramımızdır. Çünkü Peygamberimiz, (Gülerek günah
işleyenler, ağlayarak Cehenneme
gideceklerdir) buyurdu. Âfiyet, dinin ve itikadın
bid'atlerden, amelin ve ibadetin âfetlerden, nefsin şehvetlerden,
kalbin hevâ ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selâmet
bulması, kurtulması demektir. "Duaların efdali hangisi?" diye
sorulduğunda, Resûlullah efendimiz buyurdu
ki: (Allah’tan af, âfiyet ve
yakîn [sağlam iman] isteyin. Çünkü
imandan sonra, âfiyetten büyük nimet
yoktur.) [Hâkim]
Peygamber efendimiz, dünya ve
âhiret saâdeti için af ve âfiyet isterdi. İmandan sonra âfiyetten
büyük nimet olmadığını bildirirdi. Bir hadis-i şeriflerinde
buyurdular ki, (Duanın efdali, dünya ve âhirette
Rabbinden af ve âfiyet istemektir. Affa ve âfiyete kavuşan, dünya
ve âhirette kurtuluşa
ermiştir.) [Tirmizi]
Peygamber efendimizin sık sık
okudukları dualardan biri de şudur: (Allahümme innî
es'elükes-sıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnel-hulkı verrıdâe
bil-kaderi bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn!) Bu duanın
anlamı ise, (Yâ Rabbî! Senden, sıhhat ve âfiyet, emanete
hıyanet etmemek, güzel ahlak ve kaderden razı olmak istiyorum. Ey
merhamet sahiplerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için
bunları bana ver!) demektir. Biz de Peygamber efendimiz gibi
böyle dua etmeliyiz.
Peygamber efendimizin en çok
okuduğu dua, (Rabbenâ âtinâ...) duasıdır. Bir hadîs-i şerîfte
buyuruldu ki: (Ey Âdemoğlu, sen Allah’ın azâbına tâkat
getiremezsin. Onun için, “Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve
fil-âhireti haseneten ve kınâ
azâbennâr” demelisin.) Bu dua, Bekara sûresinin
201. âyet-i kerîmesidir. (Rabbimiz, bize dünyada ve
âhirette iyilik, güzellik ver, bizi Cehennem azabından
koru) anlamındadır. Bu dua, genel olarak her zaman
okunabilir.
Müminler için beş yerde
bayram olur: 1- Bir müminin sol
yanındaki melek, kötü amel olarak yazmaya bir şey
bulamazsa, 2- Sekerât-ül-mevtte,
ölüm ânında müjdeci melekler gelip; “Merhaba
yâ mümin! Sen Cennetliksin!” diyerek müjde
ederlerse, 3- Kabre vardığında,
kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe gibi
bulursa, 4- Kıyâmet gününde,
Arş-ür-rahman altında; Enbiyâ, evliyâ, ulemâ ve sulehâ
ile birlikte gölgelenirse, 5- Kıldan
ince ve kılıçtan keskin ve gecenin karanlığından daha
karanlık olan Sırat Köprüsü üzerinde, yedi şeyden suale
cevap verip geçerse, müminin bayramıdır. Bu yedi suâl;
imandan, namazdan, oruçtan, hacdan, zekâttan, kul
hakkından ve gusülden, istincâdan ve abdestten
olacaktır.
Okuyucularımızın ve bütün
din kardeşlerimizin Kurban Bayramı'nı tebrik
ederim...
Âfiyet, günah
işlemeden geçirdiğimiz zamandır. Sol yanımızdaki melek,
kötü amel olarak yazmaya bir şey bulamazsa, bizim o gün
bayramımızdır. Çünkü Peygamberimiz, (Gülerek günah
işleyenler, ağlayarak Cehenneme
gideceklerdir) buyurdu. Âfiyet, dinin ve itikadın
bid'atlerden, amelin ve ibadetin âfetlerden, nefsin şehvetlerden,
kalbin hevâ ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selâmet
bulması, kurtulması demektir. "Duaların efdali hangisi?" diye
sorulduğunda, Resûlullah efendimiz buyurdu
ki: (Allah’tan af, âfiyet ve
yakîn [sağlam iman] isteyin. Çünkü
imandan sonra, âfiyetten büyük nimet
yoktur.) [Hâkim]
Peygamber efendimiz, dünya ve
âhiret saâdeti için af ve âfiyet isterdi. İmandan sonra âfiyetten
büyük nimet olmadığını bildirirdi. Bir hadis-i şeriflerinde
buyurdular ki, (Duanın efdali, dünya ve âhirette
Rabbinden af ve âfiyet istemektir. Affa ve âfiyete kavuşan, dünya
ve âhirette kurtuluşa
ermiştir.) [Tirmizi]