Vakıf, malı-mülkü ile
birlikte ruhunu ve gönlünü, sırf Allah’ın rızasını kazanmak için
Onun razı olduğu bir hizmete tahsis etmektir. Bizim
medeniyetimizde, hayırseverlerin kurduğu vakıflar, büyük
hizmetlerin başarılmasında ve halkımızın birbiriyle
gönül bağı kurup kaynaşmasında bir çimento vazifesini görmüştür.
Türk-İslam tarihinde vakıflar, din ve inanç farkı gözetmeksizin
bütün insanlara ve hatta hayvanlara bile hayır ve iyilik yapmakta
bir yarış ortamının doğmasına sebep
olmuştur.
İslam medeniyet tarihinin
başından günümüze kadar Vakıfların kurduğu öğrenci yurtları da,
eğitim çağındaki öğrenciler için sıcak bir aile yuvası
vazifesini görmüştür. Peygamberimizin zamanında fakirler için ilk
öğrenici yurdu, Eshab-ı suffenin barındığı Mescid-i Nebînin
bir köşesidir. Tahsil çağında, ailesinden ayrı ve uzak bir ortamda
kalan Öğrenciler için yurtlar, hem sıcak bir ev ve hem de
okul ve cami demektir. Birçok sosyal ihtiyaçlarını orada
karşılayabileceği bir mekandır. Yemek ve barınmanın yanında ayrı
bir huzur ortamı oluşmakta ve orada çeşitli dostluklar
kurulmaktadır.
Türkiye gazetesinin kurucusu
Merhum Enver Ören Ağabey, fakir bir
ailenin çocuğu olarak tahsil hayatına başladığından, ülkemiz için
gerçekleştirdiği büyük hizmetlerin yanında, bir de
İhlas Vakfını kurmuştu. Dava arkadaşları ile
birlikte kurduğu bu Vakfın kurup işlettiği Öğrenci Yurtlarının
sayısı, yurt içinde ve dışında olmak üzere 40’a ulaşmış
bulunmaktadır.