Dünyada rahata ve
âhirette sonsuz iyiliklere kavuşmak için, “Sâlih
Müslüman” olmak lâzımdır. Sâlih olan mümin, Ehl-i sünnet
itikâdındadır.
Dinde tahrif
hareketleri -14-
İslâmiyeti, dînini iyi bilen ve
âhireti düşünen doğru âlimlere sorup öğrenmelidir. Böyle mübârek
insanların sözleri ve kitapları tesirli olur. Bunların nefeslerinin
bereketi ile, sözlerini yapmak kolay olur. Bunun
için, “Evliyanın sözünde Rabbânî tesir
vardır” sözü meşhur olmuştur.
Dünyada rahata ve âhirette sonsuz
iyiliklere kavuşmak için, “Sâlih
Müslüman” olmak lâzımdır. Sâlih olan mümin, Ehl-i
sünnet itikâdındadır. Ehl-i sünnet itikâdında
olana (Sünnî) denir. Ehl-i sünnetin dört
mezhebinden (Hanefî, Mâlikî, Şâfi’î,
Hanbelî’den) birine uyar. Böylece, her hareketinde
İslâmiyete tâbi olur. İbâdetlerini kendi mezhebine göre yapar.
Haramlardan sakınır. Bunlarda bir kusuru olursa, şartlarına uygun
tevbe eder. Sâlih Müslüman, Cehenneme hiç girmez. Sâlih Müslüman
olmak için, din bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından
öğrenmek lâzımdır. Câhil olan kimse, sâlih değil, Müslüman bile
olamaz. Sâlih Müslümanın nasıl olacağı, Hakikat Kitabevi'nin
yayınlarından (Seâdet-i
Ebediyye) kitabında uzun bildirilmektedir. Okunmasını
tavsiye ederiz.
Merhum Hüseyin Hilmi
Işık hazretleri, bir hâtırasında şöyle
anlatıyor:
Askerî Lisede talebe
iken, (Benim Dînim) diye şiir hâlinde
yazılmış bir kitap gördüm. Bu manzûm kitabı, o zaman
orduda bulunan er dâhil, herkese
dağıtmışlardı. Âmentü’nün
açıklamasıydı. Seyyid
Abdulhakîm-i Arvâsî hazretlerine
gösterdim. Bunu okuyabilir miyim? dedim. “Oku
dinliyeyim” buyurdular. Sonuna kadar okuttular. Kimin
yazdığını öğrenince: “Bu kitâbın içindekiler hepsi
doğru, hiç yanlış yok, fakat okuyana zarar verir, okuyanı
zehirler. Çünkü yazan iyi biri değil, okuyana
zarar verir. Yazarının habîs rûhu satırlara tesîr etmiş. Bilgilerin
doğru olması kâfi değil. Esas olan, yazarıdır. Yazarının rûhâniyeti
satırların arasında dolaşır. İhlâslı biri ise, okuyan istifâde
eder. İhlâslı biri değilse, fâsık ise, habîs rûhu kitâba akseder.
Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte temiz Müslümanlar
böyle kitapları okuyunca kalplerinde bir kontr-reaksiyon meydana
gelir. Mescid-i Dırâr gibidir” buyurdular. Ve
devam ettiler: “Temiz su, temiz borudan geçerse temiz
olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu? Pis borudan akan
sudan şifâ olmaz. Asr-ı saâdet devrinde Münâfıklar kendi
mahallelerine mescid yapmışlardı. Namazlarını orada kılıyorlardı.
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Peygamber aleyhisselâma
emrediyor: Münâfıkların yaptığı Mescid-i dırâra
gitme!” diyor.
Medine'de münafıkların, İslâmiyet
aleyhindeki faaliyetlerini açıkça ve rahatça yapabilmeleri
için, h.9/630 senesinde Medine'de
bulunan Kubâ Mescidi'ne yakın sözde bir
mescid inşa ettikleri yere, Kur'an-ı kerîmde
(Tevbe,107-110) Mescid-i
Dırâr denmektedir. Peygamber Efendimiz, münafıkların
amacını bildiren vahiy üzerine bu mescidi yaktırarak Müslümanlar
arasında fitne kaynağı olmasına izin vermemiştir.
Dinde tahrif
hareketleri -14-
İslâmiyeti, dînini iyi bilen ve
âhireti düşünen doğru âlimlere sorup öğrenmelidir. Böyle mübârek
insanların sözleri ve kitapları tesirli olur. Bunların nefeslerinin
bereketi ile, sözlerini yapmak kolay olur. Bunun
için, “Evliyanın sözünde Rabbânî tesir
vardır” sözü meşhur olmuştur.
Dünyada rahata ve âhirette sonsuz
iyiliklere kavuşmak için, “Sâlih
Müslüman” olmak lâzımdır. Sâlih olan mümin, Ehl-i
sünnet itikâdındadır. Ehl-i sünnet itikâdında
olana (Sünnî) denir. Ehl-i sünnetin dört
mezhebinden (Hanefî, Mâlikî, Şâfi’î,
Hanbelî’den) birine uyar. Böylece, her hareketinde
İslâmiyete tâbi olur. İbâdetlerini kendi mezhebine göre yapar.
Haramlardan sakınır. Bunlarda bir kusuru olursa, şartlarına uygun
tevbe eder. Sâlih Müslüman, Cehenneme hiç girmez. Sâlih Müslüman
olmak için, din bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından
öğrenmek lâzımdır. Câhil olan kimse, sâlih değil, Müslüman bile
olamaz. Sâlih Müslümanın nasıl olacağı, Hakikat Kitabevi'nin
yayınlarından (Seâdet-i
Ebediyye) kitabında uzun bildirilmektedir. Okunmasını
tavsiye ederiz.