Peygamber Efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Allahü
teâlânın yarattıkları üzerinde düşünün, zâtı hakkında
düşünmeyin!)
Edep ve nezaket
medeniyeti -22-
Her Müslümanın öğrenmesi,
inanması ve tâbi olması lazım olan farzlardan biri de, Allahü
teâlânın varlığını tefekkür etmektir. Rabbimizin, azametini,
büyüklüğünü düşünmektir. Onun şânına ve şerefine saygı ve
hürmette kusur etmemektir. Bunu yapmak, dinimizde önemli bir
ibadettir. Tefekkür; kulun kendi âcizliğini ve günahlarını,
Rabbimizin yarattığı bütün varlıkları ve bunlar arasındaki ahenk ve
intizam ile kendisinin yaratılışındaki mükemmelliği
düşünmek, böylece Allahü teâlânın yarattığı şeylerden ibret
almaktır. Kur’ân-ı kerîmde iyiler övülürken buyuruluyor
ki: (Onlar ayakta iken, otururken, yanları üstüne
yatarken hep Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını
inceden inceye düşünürler. “Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna
yaratmadın. Sen [boş, manasız şeyler
yaratmaktan] münezzehsin. Bizi Cehennem azâbından
koru!” derler.) [Âl-i İmran 191]
Peygamber Efendimiz de buyurdular
ki:
(Allahü teâlânın
yarattıkları üzerinde düşünün, zâtı hakkında
düşünmeyin!) [Beyhekî]
(Tefekkür gibi kıymetli
ibâdet yoktur.) [İbni Hibban]
(Biraz tefekkür, bir
sene [nâfile] ibadetten
kıymetlidir.) [K. Saadet]
(“Göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardından
gelişinde [uzayıp kısalmasında] akıl
sahipleri için elbette ibret verici deliller
var” [Âl-i İmran 190] âyeti varken
nasıl ağlamayayım? Bu âyeti okuyup da tefekkür etmeyene yazıklar
olsun!) [İ. Hibbân]
İslâm âlimlerinden bazıları,
tefekkür hakkında şunları söylediler:
Tefekkür, insanı bilgi
sahibi yapar. Bilgili olan da amel eder. (Vehb bin
Münebbih)
Tefekkür, kişinin iyilik ve
kötülüğünü gösteren bir aynadır. (Fudayl bin
Iyâd)
Tefekkür, zekâyı açar. (İmam-ı Şâfiî)
Tefekkür, zekâyı açar. (İmam-ı Şâfiî)
Dünyayı çok düşünmek, âhirete
perdedir. Âhireti düşünmek ise, gafletten kurtarıp hikmet
konuşturur. (Ebû Süleyman-ı
Dârânî)
Mümin, her fırsatta Allahü
teâlânın yarattıklarına bakıp Onu tefekkür etmelidir. Mesela eline
bakmalı. Parmakları olmasaydı, bir şeyi tutup alması ne kadar zor
olurdu. Yahut parmakları hiç kıvrılmasaydı, eller hiç olmasaydı,
gözümüz olmasaydı, gözümüz başka yerde olsaydı, hâlimiz nasıl
olurdu? Tırnağın devamlı büyüdüğü gibi, dişlerimiz de büyüseydi ne
olurdu? Dişlerimiz kemikle beraber olsaydı, çürüyünce nasıl
çekilecekti? Saç uzadığı hâlde, kaşın ve kirpiğin uzamadığını
düşünmeli. İnsan kavak gibi büyüyüp gitseydi, ne olurdu?
Bitkilerin, meyvelerin yaratılışını, yıldızların, gezegenlerin bir
ahenk içinde oluşunu düşünmeli. Bunları ne kadar mükemmel yarattığı
için Allahü teâlâya hamd etmeli! Böylece insanın imanı da
kuvvetlenir.