Şimdi bakın, kesinlikle belli oldu ki her güzelin bir kusuru
var.
Net olarak anlaşıldı ki doğada, ne olursa olsun bir denge var.
Gayet açıkça görüldü ki dünyanın muhtemelen en güzel kadını,
dünyada çirkinlikte derece alabilecek ayaklara sahip!
Kendisi, Adriana Lima bacımız, hediye gelen bir çift lastik spor
terliği giyip Instagram hikâyesine fotoğraf olarak koymuş. Ki
inanın bu benim yandan burnumun fotoğrafını koymam gibi bir şey
olmuş. “Fotoğrafı paylaşılacak o kadar yer varken, niye?” sorusuna
layık bir görüntü. Üstelik ayaklar had safhada pedikürlü, beyaz
ojeli, bakımlı, ama ı-ıh, asla kurtarmıyor. Parmakların hepsi ayrı
ayrı eziyet görmüş, yaşananlar sonrası birbirine küsmüş, bazısı da
terk edip gittiği için, dışarıdan uyumsuz parmak nakilleri yapılmış
gibi bir görüntü. Yenge alınma, darılma ve de çok sık açık ayakkabı
giyme.
Hanımlar hep birlikte itiraf edelim mi, bir ferahlamadık mı? Bir
incedeen, “Allah her şeyi bir arada vermiyor” havalarına girmedik
mi? Yazlık terlikleri giyip ayağımızın fotoğrafını eşle dostla
paylaşma arzusuna kapılmadık mı?
Beyler, Metin Hara’ya kıskançlığınızdan sonra içinize bir damla da
olsa su serpilmedi mi? “Benimkinin ayakları serçe gibidir” diye
muhabbet açmadınız mı? Dünya bir dakikalığına olsun güzelleşmedi
mi? Burnunuza sosyal adalet, fırsat eşitliği kokusu gelmedi mi?
Zira bakınız bu topraklardan sarışını, esmeri, türlü türlü kadın
çıkar. Fiziksel ortak yanlarını çok arasanız birkaç şey
bulabilirsiniz. Bizim kalçalarımız azıcık geniş ve aşağıdadır. Yav
susun, öyledir. Günde 10 saat pilates de yapsan öyledir, yapmasan
da....