Erken seçim kararı alındığını duyunca bir yakınımla
konuştuklarım aklıma geldi. Avustralya’da yeni
kabul edilen eşcinsel evliliği yasası için üç yıl yıldır
görüşülmekte olduğunu söylemişti.
Demokrasisi gelişmiş ülkelerde buna benzer örnekler
çoğaltlabilirdi. Mahalle arasına bir park yapımından tutun da,
yaşlılar bakım evi açılmasına kadar giden kararların ne çok
tartşmayla alındığı bilinmekteydi.
Bizde öyle olmamışt. ki politkacı ansızın girdikleri odadan,
yarım saate ülkenin bütününü
ilgilendiren bir erken seçim kararı alarak çıkmışlardı.
Herkesin aslında tahmin etği ama bu kadar
apansız olacağını bilemediği…
Baskını öğrendiğinde insanın ilk tepkisi dona kalmak oluyor.
Şaşırdığından değil, yaşananlara olan
kızgınlığından bir tür anestezi haline geçiveriyor, uyuştuğunu
hissediyorsun.
Kızgınsın çünkü ilmek ilmek örülmüş ve de kötü bir tyatro gibi
izlediğin gündemin beklenen sonucunu
görüyorsun. Kızgınlığın hemen yılgınlığa eviriliyor, yaşamı
sorgulamaya başlıyorsun.
En olumsuz duygu, bir etkisiz elaman olduğunu hissedivermen.
Var olduğunu zannetğinin
birikiminin, aklının bir işe yaramadığı, dahası alay edildiği
bir zaman diliminde yaşıyor olmak zoruna
gidiyor.
Mesleğin değersizleşiyor; hobilerin anlamsızlaşıyor; çevrenle
kurduğun ilişki sıradanlaşıyor. Enerjinin
sömürüldüğünü hissediyorsun.
Derken, etrafnı kolaçan etmeye başlıyorsun. sanıdıklarının,
günlük yaşamlarını gündemden
bağımsızca, sanki hakları yokmuş gibi sürdürmelerine
bozuluyorsun. Gitği kafeden fotoğrafnı
paylaşan sosyal medya takipçin, televizyonda spor yorumu yapan
arkadaşın, hafa sonundaki ölüm
kalım maçı için(!) pasolig kuyruğuna giren futbolsever gözüne
batyor.
İstyorsun ki, ülke bir felakete sürüklenmekte olduğu için
alınan baskın seçim kararının herkes
farkında olmalı. Olası bir seçim zaferinden sonra alınacak
ağır ekonomik tedbirlerin faturasının, onlara yükleneceğinin
bilincini taşımalılar.
Daha da önemlisi, adım adım yaklaşmakta olan tek adam
rejiminin getreceklerinin…
Sonra seçim sürecini düşünüyorsun… Yalanlar yalanlar; milli
değerlerin, dinin sömürüsü… Dahası,
amaca ulaşabilmek için gitkçe kaotk hale getrilebilecek, kan
gölüne çevrilmekten
kaçınılmayabilecek bir kısa ve yoğun dönem…
Günün sonunda aklı selim ağır basmaya başlıyor. Sosyal
medyadan alınan dayanışma mesajlarının
etkisiyle de yılgınlığa, çaresizliğe yer olmadığını düşünmeye
başlıyorsun.
Baskın seçime hazır olduğunu söyleyen muhalefet cephesinin
önlemleri bir yana, toplumun asıl
dinamik gücünü oluşturan sivil inisiyatin önderliğinde
yapılacak çalışmalara aktf katlmanın
gerekliliğini kavrıyorsun.
Belki son bir kez ama çok daha güçlü bir cephe oluşturmanın
önemini geniş halk kitlelerine
duyurabilmenin, tehlikenin büyüklüğünü anlatabilmenin tam
zamanı. Haydi!