Ergun Hiçyılmaz’ın ardından

Cumhuriyet yazarı Feyzi Açıkalın bu hafta 'Ergun Hiçyılmaz’ın ardından' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Ülke gazeteciliği bir değerini daha yitirdi. Üsküdar’da sonsuzluğa uğurlanan Ergun Hiçyılmaz gazeteci, yazar, şair, tarih araştırmacısı ve sahaflık özellikleriyle öne çıkarılarak anıldı. Hiçyılmaz’ın, tutkunu olduğu bisiklet sporuyla ilişkisi hiçbir yayın organında yer almadığı gibi, cenazesinde o camiadan üst düzeyde katılım da olmadı.  

1942 doğumlu Ergün Hiçyılmaz daha 32 yaşındayken, 1974 yılında bisiklet federasyonu üyesi oldu. Duayen spor yazarı Necmi Tanyolaç’ın sağ kolu olan Hiçyılmaz’ın çok genç yaşta bu görevi üstlenmesinde, çalıştığı gazete olan Tercüman’ın bisiklet sporuyla ilişkisi önemli yer tutuyordu. Türk bisiklet tarihinin en güçlü sporcularından olan Ali Hüryılmaz liderliğinde kurulan Meriç Tekstil takımı, Tercüman gazetesinin sahibi Kemal Ilıcak’ın büyük desteğini görüyordu. Kurulan her federasyonda etkili gazetecilerin yer alması geleneğine uygun olarak o da çalışmaya başladı. Sonrasındaki başarıları ise onun kişiliğiyle ilgiliydi.

1974 yılında Feridun İncula başkanlığındaki bisiklet federasyonu üyesi olarak en akılda kalan sözleri, yarışmacı sporcunun sigortalanmasına ilişkin olanıydı. Hiçyılmaz bu isteğini 12 Ağustos 1976 yılında federasyon başkanlığına getirilince gerçekleştirecekti. O yıl koşulan ve 1976 ve 1980 olimpiyatlarında da şampiyon olan Sovyet pist takımı sporcularının katıldığı Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda, sporcuların 440 bin liraya sigortalandığını açıkladı. Bu uygulama bisiklet sporunda bir ilkti. 

Hiçyılmaz’ın en büyük şansı, çok nitelikli bir Türk bisikletçi kuşağı ile çalışması ve Sovyetler başta olmak üzere güçlü takımların katılımıyla ülkede yarışlar düzenleniyor oluşuydu. Şansızlığı ise 1970’ler Türkiye’sinde spor yöneticisi olmaktı! Federasyon başkanlarının seçim değil, atamayla iş başına geldiği, böylece siyaset başta olmak üzere her türlü çekişmenin, çatışmanın derhal cezalandırıldığı bir döneme denk gelmişti. Ama her şeye karşın, bugünlerle karşılaştırıldığında çok daha özgürlükçü bir Türkiye vardı. Devlet katına sert eleştiriler yöneltilebiliyor, restler çekilebiliyor, görevden alınma talebi yerine istifa mekanizması işletiliyordu. Hiçyılmaz da bunu denedi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ah şu çöl tozları 27 Nisan 2024 | 46 Okunma Son Güneş Tutulması örneğinde bilimin popülerleştirilmesi 13 Nisan 2024 | 43 Okunma Umarım 2054 yerel seçimlerinde 30 Mart 2024 | 41 Okunma Ergun Hiçyılmaz’ın ardından 14 Şubat 2024 | 449 Okunma Deve pazarlığı 27 Ocak 2024 | 117 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar