Türkiye gibi orta gelir grubunda yer alan ülkelerin yüksek gelirli ekonomiler içerisine girmesi için ürettiği ürünlerin niteliğini yükseltmesi, üretimin katma değerini artırması, yeni küresel markalar ortaya çıkarması ve dolayısıyla teknolojide değişim ve dönüşüm yaşaması gerektiği tartışma götürmez.
Aslında teknolojide değişim ve dönüşümü yeniden tanımlamak için dünyada başka adlar ile tanımlanan yeni dönem, Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Sanayi ve Teknoloji Stratejisinde “Milli Teknoloji Hamlesi” olarak adlandırıldı.
MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ NEYİ KAPSIYOR?
Milli Teknoloji Hamlesi, üretimin niteliğini değiştirmek ve dönüşüm sağlamak için temel bazı dönüşümler ve bunun sonucu olarak hedefler ortaya koyuyor. Bu değişim ve dönüşümün temel sütunları; Yüksek Teknoloji ve İnovasyon, Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi, Girişimcilik, Beşerî Sermaye ve Altyapı oldu.
Bu değişim ve dönüşümün gerçekleşmesi ve ekonominin sınıf atlaması için Ar-Ge harcamalarının artırılmasının en önemli adım olduğu artık tartışma götürmez bir gerçek olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payının yüzde 1 seviyesinden yüzde 1.8 oranına yükseltilmesi hedefleniyor.
Ekonomik büyümenin ve GSYH’nin en önemli dinamiği olan imalat sanayi üretiminin artırılması ve 2018 yılında yüzde 19,1 olarak gerçekleşen imalat sanayinin GSYH içindeki payının 2023 yılında yüzde 21’e ulaşması hedeflenmektedir. Son yıllarda en çok üzerinde durulan hususlardan biri olan, yüksek teknolojik ürünlerin ihracat içerisindeki payının yüzde 3,2’den 5,8’e çıkarılması özellikle olmazsa olmazlardan.