Herkes konuşabilirdi, herkes tepki gösterebilirdi. Hatta acısını dışına vururken kastını aşan sözler bile söyleyebilirdi. Hepsini saygı ile karşılardım.
Yarbay Mehmet’e gelince…
O olmadı işte! Hem de hiç olmadı! Sırtında üniforması ile cenazeye katılıp kameraların karşısında söylediği sözler, en basit ifade ile yakışık almadı. Çünkü, o bir asker!
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde askerlik görevinin tanımı belli…
1)Kimse O’na zorla üniforma giydirmedi. Askerlik mesleğini kendisi seçti. Yarbay rütbesine kadar yükseldi. “Ben bu mesleği beğenmiyorum” deyip ayrılmadı; istifa etmedi.
2)Ülkesi ve milletini korumak için namus ve şerefi üzerine yemin etti.
3)O yeminde “gerektiğinde canımı seve seve feda edeceğim” ifadesi de var.
4)Yıllardır devleti tarafından bunun için istihdam ediliyor ve hayatını bu meslekten kazandığı para ile sürdürüyor.
Ama O, yine kendisi gibi asker olan kardeşinin cenaze töreninde sert ifadeler kullanarak isyan ediyor. Hem de önüne geleni, başta Anayasa gereği “Baş Komutanı” olan Cumhurbaşkanı’nı suçluyor. Askerlik mantığı ile uyuşmayacak sözler sarf ediyor. Siyasi ifadeler kullanıyor.
Var mı askerlikte böyle bir şey? Normal mi bu yaşananlar?
Yarbaylık görevine kadar yükselen bir insanın, komutanlarına, hele hele Baş Kumandanına isyan edilmeyeceğini bilmesi gerekmez mi?
Şimdi kimse kalkıp bana “İçi yanıyordu, ne yapsın?” demesin.