Bir değil, iki değil, üç değil… Garip, sürekli aynı tavır içinde! Gün oluyor Selahattin Demirtaş’ı sazlı-sözlü televizyon programlarıyla parlatmaya çalışıyor; gün geliyor ekrandan “PKK terör örgütü değildir” söylemleri dillendiriliyor.
Ya “aklama-paklama” yapıyor. Pislik temizlemeye soyunuyor. Ya da
algı operasyonlarının içinde boy gösteriyor. Bütün bunları da
millete “gazetecilik” ve “özgürlük” diye yutturuyor!
Dün de “Söz sırası ODTÜ’de” başlığı ile dört akademisyeni almış
konuşturmuş. Öyle bir ODTÜ tablosu çizmiş ki, evlere şenlik.
Anlatılanlar, kamuoyunun önüne “ODTÜ gerçeği” gibi sunulanlar,
yaşananlarla taban tabana zıt.
Neymiş, biliyor musunuz?...
ODTÜ, her kesimden öğrencilerin rahatça hareket ettikleri bir
yermiş. Emekten yanaymış. Üniversite, şiddet olayları sebebiyle bir
gün dahi kapatılmamış. En önemlisi de “Okulun özgürlükçü ve çoğulcu
yapısı şiddete izin vermez” miş! Vesaire, vesaire…
Doğru değil bunlar. Kuruluşundan bu yana ODTÜ’yü bilim yuvası
yerine terör odağı haline getirmek isteyen çevreler oldu orada.
“Gazeteciyim” diyorsa, Ahmet Hakan’ın bunları bilmesi lazım.
Bilmiyorsa çok ayıp!
* * *
Şimdi bak Ahmet Hakan, sana ODTÜ’de yaşanmış olayları anlatayım.
Öyle bomboş, hiçbir geçerliliği olmayan laflar değil, kimsenin
inkâr edilemeyeceği gerçekleri sıralayayım… Sene 1969. Rektör Kemal
Kurdaş, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Komer’i, ODTÜ’ye davet
ediyor. Ne oluyor biliyor musun? Bin kadar öğrenci, siyah Cadillac
marka aracını ters çevirip, ateşe veriyor. Olaylar büyüyor, aynı
gün eğitime ara veriliyor.
Belli ki sen ünlü 1974 boykotunu da bilmezsin. Bu boykotun tek
sebebi, Rektör Tarık Somer’in sağ görüşlü olması. O senin
pırıl-pırıl, pirü-pak göstermeye çalıştığın ODTÜ’deki terör
yanlılarının sloganları ile başlıyor bu boykot:
-ODTÜ faşistlere mezar olacak.
Sonra bu slogan ODTÜ’deki terör yuvalanmasının ana felsefesini
oluşturuyor!
1977’de olaylardan dolayı ODTÜ öğretime başlayamıyor. Rektör Nuri
Saryal, tartışmalar üzerine o ünlü lafları söylüyor:
-Biz barut fıçısında gül yetiştireceğiz!
Evet, aynen öyle. ODTÜ o yıllarda “barut fıçısı” olarak görülüyor.
O bir gün bile kapalı kalmadığı söylenen okulda öğrenim yapılan
günler sınırlı!