Türkiye, uzun süredir “Vizesiz Avrupa” diye koşuşturup duruyor.
Görev gereği bir kısmının ben de içindeydim. Ama hep aklımın
köşesinde bir “acaba” vardı! Açık söyleyeyim, inanmadım ben
bunlara. Görüşlerimi zaman zaman da yazdım, sizlerle paylaştım.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Strazburg’a gittik. Orada, “Ya yine
yan çizerlerse?” diye sordum. “Sanmam” anlamına gelecek cevaplar
aldım. Umutluydu Başbakan.
AB Bakanı Volkan Bozkır’la birlikte olduk. Hatay’a gittik, ayrıca
makamında sohbet ettik. O da farklı düşünmüyordu. “Bunlar yine bir
arıza çıkarırlar” dediğimde, hep birtakım verileri sıralayarak ikna
etmeye çalıştı:
-Olmaz artık, yapmazlar.
Açıkçası, tam olarak ikna olmadım ben. Kuşkuyla bakmaya devam
ettim. “Avrupa yine Avrupalığını yapar” diye düşündüm! Hep bir
pürüz çıkarmalarını bekledim. Çünkü geçmiş geleceğin aynasıydı.
Bunlar hiçbir zaman bize karşı samimi olmadılar ki!
Yanılmadım…
Çok geçmeden başladılar kıvırmaya ve işi yokuşa sürmeye. AB’den peş
peşe açıklamalar geldi, “öyle olmazsa böyle olur” diye…
Nihayet, Volkan Bozkır’ı da çileden çıkarmış olsalar gerek ki,
BBC’ye bir açıklama yaptı. Aynen şöyle dedi:
-Türk vatandaşlarına Avrupa seyahatlerinde vize serbestiyeti
tanınmasına dair umudumu kaybetmeye başladım.
***
“Niye, ne oldu?” derseniz, niyesi yok. Avrupa, her zaman yaptığını
yaptı. Yine bir bahane buldu.
Biz, onlara 5 konuda taahhütte bulunmuştuk…
1) Yolsuzluklarla mücadele.
2) Verilerin korunması.
3) Bütün AB üyesi ülkelerle adli işbirliği.
4) AB’nin polis örgütü Europol ile daha sıkı işbirliği.
5) Terörle mücadele yasası ile uygulamalarının gözden
geçirilmesi.
Terörle Mücadele Yasası’ndaki değişiklik hariç, hepsini yerine
getirdik. O konuda da ciddi bir terör saldırısı ile karşı karşıya
olduğumuzu ortaya koyduk. İçinde bulunduğumuz durumu anlattık.