Biri, “Sizi ben temsil ediyorum” diyor. Etnik kimlikle ortaya çıkıp siyaset yapıyor. Buna karşılık, onların kanları ve ölüleri üzerinden sonuç devşirmeye çalışıyor. Tepelerine yağmur gibi gözyaşı yağdırıyor.
Diğeri ise, böyle bir iddia içinde değil. Etnik bir söylemi yok,
ama sürekli olarak istismar edilen, kullanılan o insanlara kol
kanat geriyor. “Sizin temsilciniz biziz” diyenlerin açtıkları
yaraları sarıyor.
Biri, halkın refahı için kullanılması gereken kaynakları terörün
hizmetine sunuyor. İş makineleri ile vatandaşın evinin önüne çukur
kazanların sırtını sıvazlıyor. Hak ve hukukunu savunduğunu iddia
ettiği insanlar yerine, onlara hayatı zindan edenlerin yanında saf
tutuyor. Elinde bulundurduğu belediyeler aracılığıyla halka yol
yapmak için üretilen kilit taşlarını, kazdıkları tünellere
döşeyenlere tahsis ediyor.
Diğeri, engellense de kurşunlansa da oralarda yaşayan insanlara
yatırım götürüp, refahını yükseltmeye çalışıyor.
Artık vatandaş da bunu görüyor.
* * *
Gözlerden kaçtı, kamuoyu tarafından pek bilinmiyor; ancak son
günlerde sessiz sedasız bakın neler yapıldı?...
AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı,
Güneydoğu’daki belli merkezlerde hayatı zindan edilen insanlar için
harekete geçti. Büyük bir seferberlik başlattı. Genel Başkan
Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın organizasyonuyla oralara tam 97 TIR
yardım malzemesi gönderildi.
Mesela Diyarbakır’a, İstanbul’dan 10 TIR gitti.
Yine İstanbul’dan yüklenen 11 TIR, Mardin’e ulaştı.
Kampanyaya Anadolu’dan Tekirdağ, İzmir, Konya, Kütahya, Sivas,
Edirne, Osmaniye, Denizli, Manisa, Antalya, Bursa, Kayseri, Sivas,
Ankara, Erzurum gibi pek çok il katıldı. O TIR’lar, gıda
malzemelerinin yanı sıra bebek bezi dâhil, çeşitli ihtiyaç
malzemeleriyle dolduruldu. Terörün vurduğu insanlara
gönderildi.