Dünkü yazımda “Kenan Evren” denilince aklıma ilk gelenleri yazmıştım. Tarihe not düşmek adına bir de “cop sokma” olayından bahsetmiştim.
Olay kamuoyunda fazlaca bilinmiyordu. Sadece Yaşar Okuyan, genel
olarak değinmiş, “12 Eylül sonrası ırzına geçilen ülkücü gençler
var” demişti.
Sol, benzeri olayları sürekli olarak gündeme getirdi ve üzerine
gitti; mücadelesini de verdi. Ama ülkücü kesim adeta üzerini örttü,
unutulmaya bıraktı. Cezaevlerinde işkenceyle hayatını kaybedenler
ve sakat kalanlar çok dillendirilmedi. Nedense o ağır işkenceler
mesele edilip mücadelesi verilmedi.
Sadece birkaç isim çıktı. Kendi mücadelesini verdi. O dönemde
işkenceler sonucu erkekliklerini kaybedenler, bu yüzden çocuk
sahibi olamayanlar davalar açtılar. Ancak, tek başlarına kaldılar,
destek göremediler.
Ve o acıları yaşayan iki kadın, yine bireysel bir eyleme imza attı;
önceki gün Evren’in cenaze töreninde “Hakkımızı helal etmiyoruz”
diye bağırdı. Onlar, dünkü yazımda bahsettiğim “cop sokma” olayının
acılarını yaşayanlardı.
Yazımı yazarken, onların cenaze törenine katılıp, haykıracaklarını
bilmiyordum…