Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile İmralı
Heyeti üyeleri Sırrı Süreyya
Önder, Pervin Buldan ve İdris
Baluken’in katılımlarıyla Dolmabahçe’deki Başbakanlık
Ofisi’nde 28 Şubat 2015 günü düzenlenen ortak basın toplantısında
açıklanan çözüm sürecine ilişkin, devlet ve PKK arasında
varılan “mutabakat” metni şöyleydi:
“1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği. 2. Demokratik
çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması. 3.
Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri.4.
Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun
kurumsallaşmasınayönelik başlıklar. 5. Çözüm sürecinin
sosyoekonomik boyutları. 6. Çözüm sürecinde
demokrasi, güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve
özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması. 7. Kadın,
kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve
güvenceleri. 8. Kimlik kavramı, tanımı ve
tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik
anlayışıngeliştirilmesi. 9. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan
ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu
demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal
güvencelerekavuşturulması. 10. Bütün bu demokratik hamle ve
dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir
anayasa.”
Ne var ki bu metin birkaç gün sonra
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın“Doğru bulmuyorum!” açıklamasıyla rafa
kalktı.
AKP’nin beklentisi bunun üzerine Kürtlerin sokağa döküleceği,
yeniden silaha sarılacağı yönündeydi. Fakat bu beklenti
gerçekleşmedi. Kürt tarafı sükûnetini korudu. HDP eş genel
başkanları Selahattin
Demirtaş ve Figen Yüksekdağ seçim
mitinglerinde konuya ilişkin eleştirilerini dile getirmekle
yetindiler. HDP, 70’in üzerinde yerde seçim standlarının saldırıya
uğramasına, parti bürolarının basılıp partililerin silahla
yaralanmalarına karşın da provokasyona gelmedi.