Dolmabahçe’deki terör saldırısı hepimizin yüreklerini kanattı.
Bir anda 44 erken ölümü, onlarca yaralıyı insanın içine sindirmesi
kolay değil. “Erken ölüm” bu olayda gerçeği yansıtan bir tanımlama;
ölenler -polis ya da sivil- bir ikisi dışında yirmili yaşlarda genç
insanlar. Arkalarında anne babalarını, kardeşlerini, arkadaşlarını,
sevgililerini, sözlülerini, nişanlılarını, kendileri gibi genç
eşlerini, bebelerini, hayallerini, umutlarını bıraktılar.
Ülkenin dört bir yanında, cami avlularındaki cenaze törenlerini
ekranlardan izlerken içimiz acıyor. Gözlerimiz buğulanıyor.
Kırk yıldır aynı görüntüler.
Bir ülke için, o ülkenin toplumu için taşınması zor bir acı bu…
Bu duruma nasıl geldik, nasıl getirildik diye düşünmeden
edemiyoruz.
Ne kadar tersini söylesek de korkuyoruz, endişeliyiz, tedirginiz…
Zamansız ölümlerin kimi, ne zaman, nerede yakalayacağı belli
değil.
Evet, korkuyoruz, endişeliyiz, tedirginiz; insanız çünkü…
Yaşımız kaç olursa olsun daha gerçekleşmesini umduğumuz
umutlarımız, hayallerimiz, arkamızda zamansız bırakmak
istemediğimiz sevdiklerimiz var…
Ayrıca yaşamak güzel şey, büyük ozanın dediği gibi…
Ne var ki onlarca yıldır bizi yönetenler hayatın güzelliklerini
bize yaşatmamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
***
Şu hale bakın, devlet yurtiçinde PKK/TAK’a, FETÖ’ye, IŞİD’e,
irili ufaklı daha birçok terör örgütüne karşı çok cepheli bir savaş
yürütüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’taki terörist
yerleşimlerini bombalıyor. Başika’da bir birlik konuşlandırılmış,
Musul harekâtında koalisyon güçlerine destek veriyor.
Suriye’deki iç savaşa Fırat Kalkanı harekâtı ile müdahil olmuşuz;
bir yandan IŞİD ile savaşırken öbür yandan da Demokrat Birlik
Partisi/Partiya Yekîtiya Demokrat (PYD) ve onun askeri gücü Halk
Savunma Birlikleri/Yekîneyên Parastina Gel (YPG) ile
savaşıyoruz.
Yurtiçi ve yurtdışında yürütülen bu savaşların tümü “terörle
mücadele” başlığı altında sürdürülüyor.
Bildiğim kadarıyla dünyada hiçbir devlet böylesine çok cepheli bir
terörle mücadele durumunda kalmamış.
İngiltere IRA ile, İspanya ETA ile, Kolombiya FRAC ile savaşmış ve
bu savaşlar bir biçimde barışla sonuçlanmış.
Bizim durumumuz ise gerçekten zor ve bu zorluk nedeniyle ister
istemez karamsarlığa kapılıyoruz.
***
Bir savaş stratejisti ya da terör uzmanı değilim ama mantığım terörle mücadelede bu “haddinden fazla” cephe sayısını düşürmenin devletin başarı şansını artıracağı yönünde işliyor.