Bu yazıyı yazmak için bilgisayarımın başına geçtim. Niyetim
pazar akşamı sona eren Avrupa Futbol Şampiyonası- EURO 2016 üzerine
bir şeyler yazmak. Futbol, dünyada milyarlarca insanın yakından
ilgilendiği bir spor dalı. Hayatımızın bir parçası, aynen öbür spor
dalları ya da sinema, tiyatro, müzik, edebiyat, plastik sanatlar
gibi.
Bu konularda yazmak için derinleşmek, konuya yoğunlaşmak
zorundasınız.
Ama olmuyor!
Karşımdaki televizyon açık; altyazı geçiyor… Şanlıurfa’da üç polis,
Şemdinli-Aktütün’de beş asker şehit olmuş.
Trafik intiharları, trafik cinayetleri de üstüne tuz biber.
Bir bayram tatilinde 129 trafik ölümü, yüzlerce yaralı…
Her Tanrı’nın günü böyle haberlerle haşır neşiriz, kendilerini
patlatan canlı bombalar, düşen bir askeri helikopter, dört bir
yanda çatışmalar… Ölümler, ölümler, ölümler…
Güzelim ülkemiz bir ölüm tarlasına dönmüş.
Siyasetten başka hiçbir konuya yoğunlaşamıyorsunuz.
Ya da birçokları gibi ölümleri kanıksayıp görmezden, duymazdan
geleceksiniz.
***
Değerli okurlarım, kafamı dinlemek, iç dinginliğimi bulmak
umuduyla Gökçeada’daki köyüme sığındım. Bu iletişim çağında bu ne
yazık ki olası değil, ya televizyonu parçalayacak, internet
bağlantısını kesecek ya da ölümlerin sizi kovalamasına rıza
göstereceksiniz.
Ciddi ciddi masamın üzerindeki vazoyu televizyona fırlatarak bir an
olsun rahatlamayı düşünmüyor değilim.