Mustafa Kemal Atatürk’ün adının övgülerle geçtiği ulusal bayramlarımızın yakınlaştığı günlerde ulusal önderimizin büst ve heykellerine saldırıların artması ne yazık ki ülkemizin acı bir gerçeğidir. Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış, kafalarını soktukları inlerinde pusuda bekleyen yılanlar “hoca efendilerinden”, “efendilerinden”, “şeyhlerinden” aldıkları buyruklarla ellerinde balyozlar, çekiçler, tahralar, boyalarla harekete geçmektedirler.
***
Son haftalardaki saldırıları
anımsayalım.
2 Ağustos’ta,
sanık Mehmet M., heykel,
Siverek-Şanlıurfa:
“Allah’a gerçekten inanıp
bağlandığım için Allah tarafından bana
bir mesajla heykele zarar
verdim” diye ifade veren sanık Atatürk
heykelinin kaidesine tırmanarak elindeki tahrayla heykelin ayak
kısmını parçalamaya çalıştı. Önce gözaltına alındı, sonra
tutuklandı.
11 Ağustos’ta,
sanık Mehmet T.
İstanbul-Ümraniye’de bir okulun bahçesinde bulunan Atatürk büstünü
kaidesinden söktü. Sevk edildiği mahkeme
tarafından “akli
dengesi bozuk” şüphesiyle
Bakırköy Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’ne sevk
edildi.
20 Ağustos’ta Zonguldak’ta
bulunan “Atatürk’e çiçek veren
kız” heykelinin elindeki çiçek buketi
kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından parçalandı. Sanıklar
saptanamadı.
24 Ağustos’ta Mersin-Anamur Devlet
Hastanesi’nin bahçesinde bulunan, kaidesinin
üzerinde “Beni Türk
hekimlerine emanet ediniz” yazan Atatürk
büstü saldırıya uğradı. Büstün baş kısmı hasar gördü. Sanık
gözaltına alındı.
25 Ağustos’ta Eskişehir-Tepebaşı’ndaki belediye
binasının bahçesine Atatürk heykeli dikildi. Heykelin
kaidesindeki “Ben,
manevi miras olarak hiçbir ayet,
hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış
kural bırakmıyorum. Benim manevi
mirasımbilim ve akıldır” yazısının
üzerine aynı gün 50 yaşında bir adam tarafından yeşil boyayla
boydan boya bir çarpı işareti yapıldı. Sanık
tutuklandı.
Bir ay içinde beş saldırı! Bunlar
bildiklerimiz…
Yakın tarihimizin hiçbir döneminde Atatürk’ün
heykel ve büstleri bu kadar sık saldırıya uğramamıştı.