Başbakan iki gün önce BBC’ye verdiği röportajda, “Suriye’ye
barış ancak DEAŞ ve Esed gidince gelir” dedikten sonra ekliyor:
“Suriye’de 500 binden fazla masum, günahsız insanın hayatlarını
kaybetmelerinin sorumlusu Esed’dir.” Başbakan bu sözleriyle bize
acemice bir algı operasyonu uyguluyor.
Hafıza-i beşer nisyan ile malûlmüş ya Başbakan da bizim Suriye’deki
kanlı iç savaşın Mısır’daki Müslüman Kardeşler’den esinlenen
silahlı Sünni çapulcuların ayaklanmasıyla başladığını unuttuğumuzu
sanıyor. Biz bunu unutmadığımız gibi zamanın Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın şu sözlerini de unutmadık: “... İnşallah biz en kısa
zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle
kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin
kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi’nde namazımızı da
kılacağız. Bilali Habeşi’nin, İbn-i Arabi’nin türbesinde,
Süleymaniye Külliyesi’nde, Hicaz demiryolu istasyonunda
kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz.”
Bu, derin bir öngörüsüzlüktü. Tutmadı. Nusayri/ Alevi Beşşar Esad
giderek güçlenen IŞİD gibi, El Nusra gibi Sünni örgütlerin
saldırılarına karşı ayakta kaldı.
Cumhurbaşkanı da, Başbakan da mezhepçiliğin Ortadoğu’yu ne duruma
getirdiğini görüyorlar fakat bölgeye yönelik politikalarını hâlâ
Sünni mezhepçilik üzerine oturtmaktan vazgeçmiyorlar.
Dönelim 500 bin masumun öldürülmesine… Suriye’de beş yıldır herkes
herkesi öldürüyor. IŞİD öldürüyor, El Nusra öldürüyor, onlarca
irili ufaklı örgüt öldürüyor, rejim askerleri öldürüyor, Rusya
öldürüyor, Amerika öldürüyor, İran milisleri öldürüyor… Orada bir
savaş var ve savaş ölüm demek. Anlamadığım, tüm bu ölümlerin
tümünün Esad’ın sırtına yüklenmesi…
***
Kürt sorununun temel nedenlerinden birinin anadilde eğitim
olduğu biliniyor. AKP gibi HDP dışındaki muhalefet partileri de
Kürt yurttaşlarımızın bu taleplerine karşı çıkıyorlar. Gerekçeleri
ise Türkçenin devletin resmi dili olması. Ne var ki bu anayasada da
yer alan bu gerçeğin söz konusu talebin tartışmasız geri
çevrilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum.
Ben bir dönem Avusturya Lisesi’nde okudum. Türkçe/edebiyat ve
Almanca derslerinin yanında fen dersleri Almanca, öbür dersler
Türkçe idi. Benzer bir uygulama Kürtçe için uygulanamaz mı?