Seçimlerin son iki haftasına Menbiç uzlaşması ve Kandil
operasyonu ile giriyoruz.
Her ikisi de Zeytin Dalı operasyonundan sonra Türkiye'nin PKK-YPG
ile mücadelesinde yeni bir ivmeye işarete ediyor.
Ankara'nın Suriye ve Irak'taki PKK varlığını ortadan kaldırma
kararlılığını ve başarısını gösteriyor.
"Önleyici güvenlik" yaklaşımının bir devlet politikası olarak
görüldüğü ve harekâtların seçim dönemi olmasına rağmen yürütüleceği
anlaşılıyor.
Nitekim Zeytin Dalı operasyonu sırasında da mayısta Irak'taki PKK
varlığına karşı askeri operasyon yapılacağı kamuoyuna ilan
edilmişti. Kaldı ki, bir yandan Irak'ta mayıs seçimlerinin
yapılması beklenirken diğer yandan komando birlikleri ile sızma
zaten 11 Mart'ta başlatılmıştı. Bugünlerde 4 bin civarındaki
komando ile TSK, Kuzey Irak'ta 30 km derinliğe ulaştı. PKK kampları
teker teker ele geçirilirken Kandil'e yönelik kapsamlı bir harekât
için ise gün sayılıyor.
Muhalefetin Kandil'e operasyona "seçim yatırımı" iddiasıyla karşı
çıkması nafile bir çaba. Nitekim CHP kısa sürede tavrını
değiştirdi. İlk gün, Grup Başkanvekili Özel, "Kandil'de PKK unsuru
kalmadı, bu istismardır" dediyse de daha sonra Genel Başkan
Kılıçdaroğlu "olası bir Kandil operasyonu gündeme gelirse destek
olacağız" açıklaması yapmak durumunda kaldı.
Bu hızlı öğrenmenin sebebi iktidarın kararlılığının fark edilmesi
de olabilir. Zeytin Dalı operasyonu sırasında "Afrin merkezine
girmeyin" deme hatası da hatırlanmış olabilir. Bu tür bir hatanın
seçim kampanyası sırasında CHP'ye de adayı İnce'ye de oy
kaybettireceği aşikâr.