Seçim kampanyaları siyasetçilerin popülist vaatlerde bulunma
dönemidir.
Seçmenin duygularına hitap etmek oy almanın etkili bir yolu olarak
denenir.
Ekonomiden dış politikaya birçok konu propaganda malzemesi
yapılır.
24 Haziran seçimlerinde de cumhurbaşkanı adaylarının bu tür
vaatleri seçmenin gündemine taşıdığına şahit oluyoruz.
Esnafa, memurlara, çiftçilere, öğrencilere ve diğer kesimlere
yöneltilen vaatlerin ekonomiye etkisi, rasyonalitesi
tartışılabilir. Ancak popülizmde sınır tanımayan muhalefet
adaylarının ele aldığı bir konu var ki, çok tehlikeli bir gidişatın
kapısını zorluyor.
İnce ve Akşener, "Türkiye'de 4 milyon Suriyeli mülteci" konusunu
dillerine dolamış durumdalar. Meydanlarda, televizyonlarda Suriyeli
mültecileri ülkelerine geri göndereceklerini savunuyorlar. CHP'nin
adayı İnce, genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun izinden gitmekte pek
hevesli: "Türkiye'de 4 milyon Suriyeli var. Bayramda tatile gidip,
10 gün kalıyorlar. Böyle şey olur mu? Gidip kalabiliyorsan kal
orada. Gittin mi bayram tatiline kapatırım kapıyı kalırsın
orada.
Burası aşevi mi? Benim vatandaşım işsiz emekli geçinemiyor."
Kılıçdaroğlu 4 yıldır her vesileyle mülteciler konusunda popülizm
yapıyor. Fırat Kalkanı, İdlib ve Zeytin Dalı operasyonları
sırasında ve özellikle 16 Nisan referandumu sürecinde mülteci
karşıtlığını ileri aşamalara taşıdı.