İktidar yeni hamlelerle siyasi havayı lehine çevirirken
muhalefetin dağınıklığı yeni çelişkilerle sürüyor.
Bir süredir 6'lı masanın ortak aday açıklamada geç
kalmasının artık artan bir maliyete dönüştüğünü yazıyorum.
Bu olgunun şimdilerde muhalefete yol gösterenler tarafından da
seslendirildiğini görüyorum.
Muhalefetin tutarsız söylemlerinin seçmeni kararsızlaştırdığı,
ismin açıklanmadan yıpranır hale geldiği ve 6'lı masada uzlaşma
olmayacaksa şimdiden yaşanması gerektiği vurgulanıyor.
6'lı masanın "sürdürülebilir dağınıklığı" yapısal.
Ne daha iddialı olabilecek ne de dağılabilecek bir noktada.
Yani dağılmadan dağınık olma hali...
Malum, "sürdürülebilirlik" olumlu bir kavram ancak
bu "mecburiyete dayalı ama uzlaşma
üretemeyen" sürdürülebilirlik muhalefet için maliyet üreten
bir zafiyet.
6'lı masanın temel sorunu parti başkanlarının manevra yaptığı
iki satranç tahtasına dayanması. Dışarıdaki satranç tahtasında
partiler (özellikle CHP ve İyi Parti) siyasi oldubittiler yapmayı
seviyor.
Sözgelimi Kılıçdaroğlu kendi adaylığını ısrarla dayatıyor, bunu
yurtdışı seyahatleri ile pekiştirmeye çalışıyor ve "uyuşturucu
parası ile cari açık kapatılıyor" fecaati gibi aşırı
iddiaları ile 6'lı masadakileri sıkıntıya sokuyor.
Başörtüsü hamlesi ile iktidarın eline siyasi malzeme vermesi de
cabası.
Akşener ise masadaki genel başkanlara danışmadan yeni bir partiyi
davet ediyor.
Bunlar 6'lı masanın dışarıdaki rekabetinin satranç tahtasındaki
manevralar.