Yine kana bulandı canlar, meydanlar. Acı yüreğimize oturdu, hiç
gidesi yok.
Cumartesi günü doksan yedi insanımız canlı bombalar yüzünden
hayatını kaybetti. Reyhanlı, Diyarbakır ve Suruç'da "bu ülkeyi"
hedef alan terör bu kez başkentimizde daha güçlü bir şekilde baş
gösterdi. Ülkemde hiçbir meydanın, kamusal alanın güvenli
olmadığını haykırırcasına.
Hepimizin yüreği yandı ve bu saldırının Cumhuriyet tarihinin "en
acı olayı" olduğunda birleştik. Ama kimseyi şaşırtmayacak bir
şekilde sadece acının büyüklüğünde anlaşabildik. Peşi sıra, farklı
her siyasal kesim, terör saldırısının faili, sorumlusu, amacı ve
kime yaradığı konularında "bildik" açıklamalara sarıldı.
Artık kolaylıkla tahmin edilebiliyor hangi siyasal kampın terörün,
kaosun sorumluluğunun kimde, nerede olduğunu söyleyeceği. Hükümet,
saldırının ülkenin bütünlüğüne ve demokrasisine yapıldığını
söylerken muhalefetin ezberi çok net:
"İktidarın yarattığı şiddet ortamı ülkeyi kan gölüne çevirdi" ve "1
Kasım seçimleri iptal edilmek isteniyor."