Çarşamba günü gerçekleşen Yüksek Askeri Şûra ile TSK'nın yeni
komuta kademesi oluşturuldu.
Sivil denetimin hem sembolik hem de filli olarak gerçekleştiği
Şûra'da FETÖ hassasiyeti yine birincil önemdeydi.
Şûra'ya başkanlık eden Başbakan Binali Yıldırım'ın açılış konuşması
da ilk defa basınla paylaşıldı. Bu konuşmada Yıldırım, aynı anda 3
terör örgütü ile mücadele eden Türkiye'nin önündeki en kritik
tehdidi "bölgesel istikrarsızlık" olarak niteledi: "Güney
sınırlarımızdaki ülkelerde mevcut olan istikrarsızlık, otorite
boşluğu ve iç savaş, terörle mücadelemizin önündeki en büyük
tehdittir."
Aslında Türkiye'nin son üç-dört yıldır yaşadığı türbulansın
temelinde Suriye ve Irak'taki iç savaşların yansımaları bulunmakta.
Kuzey Irak'taki referandum süreci, YPG'nin Kuzey Suriye'de ABD
eliyle bir orduya çevrilmesi ve İdlib'in kontrolünün Heyet Tahrir
Şam'a geçmesi güneyimizden kaynaklanan yakın tehditlerin önde
gelenleri.
Etrafımızda "istikrarsızlık" üreten çok sayıda krizden daha
bahsedebiliriz: Hizbullah dahil Şii milislerin Suriye ve Irak'taki
geleceği, DEAŞ sonrası yabancı savaşçılar, Katar krizi, Mescid-i
Aksa gerilimi, Suud-İran kutuplaşması ve diğerleri... Ancak
"istikrarsızlık" olgusu sadece Türkiye'nin yüzleştiği meydan okuma
değil. Uluslararası düzen her geçen gün "istikrarsızlık" üretecek
yeni güç rekabetlerine sahne oluyor. Bunun bir dalgaya dönüştüğünü
son bir yılın gündemi ile bile anlayabiliriz: Brexit, Trump'ın
başkan seçilmesi, Avrupa'da yükselen popülizm, ABD-Avrupa arasında
büyüyen çatlak, ABD-Kuzey Kore geriliminin sıcak savaşa dönüşme
ihtimali, ABD-Rusya arasındaki "ticari savaş" vesaire...