Almanya önderliğindeki AB, referandumundan "hayır" çıkması için
bütün imkânlarını seferber etmeye niyetli.
Belli ki, 16 Nisan'ı Türkiye'yi istedikleri yerde tutabilmenin son
şansı olarak görüyorlar.
Karşılıklı açıklamalar sebebiyle gerilimin dili sertleşiyor ve
Almanya elindeki bütün kozları kullanacağını açık ediyor. Anlaşılan
Türkiye- Almanya restleşmesinin eylüldeki Alman parlamento
seçimlerine kadar dindirilmesi mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk bakanlara uygulanan antidemokratik
yasağa "Nazi, faşist" benzetmesi ile karşılık vermesi Alman
siyasetçilerin tepkisini çekti. Sosyal Demokrat Parti (SPD)
başbakan adayı M. Schulz, Nazi eleştirisini "küstahlık" olarak
niteledi ve Şansölye Merkel'in Erdoğan'a karşı tutumunun "hatalı"
olduğunu öne sürdü.
Yine Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkan Yardımcısı Julia
Klöckner de "diplomasinin sınırlarının aşıldığını" söyleyerek
Erdoğan'a "kararlılıkla" cevap verilmesini istedi. Merkel'in
açıktan sert bir karşılık verme ihtimali kendi seçiminin taktikleri
ve zamanlaması açısından değerlendireceği bir konu. Ancak
PKK'lılara Frankfurt'ta miting yaptıran ve FETÖ unsurları için
güvenli bir sığınağa dönen Almanya'nın devlet aklı Türkiye'ye karşı
yeni hamlelerine girişti bile.