VIII. Henry, Catherine’den boşanıp Anne Boleyn ile evlenmesine izin vermeyen Katolik kilisesine kızıp İngiltere’yi Roma’dan koparmış, Anglikan mezhebini yaratmış, kendisini de başı ilan etmişti. Din millileşirken yozlaşma kendisine yerli bir yol bulmuştu.
Birkaç gündür bu hikâyeyi düşünürken telefonum çaldı. Telefondaki ses, yüz yüze görüşmek istiyordu. “Kimsiniz” sorusuna “Fatihli Müslümanlar” yanıtını verdi. Tanıdığım bir ismi referans vererek buluşmak, Osmanlı’nın cihanı yönettiği yerdeki tarihi camilerin sorunlarını anlatmak istiyordu. Öyle ya, iktidar gazeteleri bu işlere girmezdi.
Ortak tanıdığımızı da alıp Arapça tabelaların daha çok göründüğü semte gidip dinledim.
SULTAN MEHMET’İN MİRASI NE HALDE
İlk olarak İstanbul’un fethinin ilk 20 yılında yapılmış Murad Paşa
Camisi’nde olanlardan şikâyet ettiler. “Ne eksiğiniz
var” diye sorup, “imam” yanıtını alınca şaşırdım.
Diyanet, turizm bölgesinde, sürekli enternasyonal cemaati olan bu
camiye yakın zamana kadar sadece bir kadro atamış. Kendini
İsmailağacı olarak tanıtan imam, pek çok zaman vakit namazlarında
ortada görünmediği için, caminin sadık cemaatinden bir kişi kamet
getiriyor, öbürü namazı kıldırıyormuş. “Gelse ne
olur” dedi biri. İmamın oğluna kapıda para toplatmasından
yazın klimaları çalıştırmamasına kadar camiyi kendi kafasına göre
idare etmesinin hikâyelerini anlattı. Bir başkası caminin
bakımsızlığından ve yeterince temizlenmediği için kötü kokmasından
bahsetti.