Evren sadece bir askeri darbeyi simgelemez. 12 Eylül de askerin
bir hükümeti alaşağı etmesinden ibaret değildir. Evren ve 12 Eylül
insanlık suçları demektir.
İşkenceler, idamlar, kitlesel tutuklamalar, kayıplar…
Sol 12 Eylül'ü kendisine yapılmış sayar.
Ancak hedef her zaman olduğu gibi tüm siyasi hareketlerdi, tüm
ülkeydi, tüm kimliklerdi.
Ancak bunlar içinde ayrıcalıklı bir grup varsa, onlar da
Kürtlerdi.
O dönemin genç askeri hakimi Ümit Kardaş yaptığım bir televizyon
programında şu tanıklığı yapmıştı:
“Konsey üyeleri Diyarbakır Orduevi'ne geldiler, askeri hâkim ve
savcıları topladılar ve şöyle dediler:
'Vatanın geleceği, selameti, bekası söz konusu. Onun için buna
başka bir gözlükle, yani hukuk dışı bir gözlükle bakacaksınız.' Bu,
hakimlere ve savcılara verilen en önemli mesajdı zaten. Ben 1980
yılında Edremit'te askeri savcı olarak görevliydim. Ve 1980 yılının
temmuz ayında Diyarbakır sıkıyönetim savcılığına atandım. Yani 12
Eylül öncesinin birkaç ay öncesinde orada görev yapmaya başladım.
Benim önüme gelen şüphelilerin tümü işkence görmüştü…
Diyarbakır Cezaevi karargâh birlik komutanının, cezaevi müdürünün
cezaevinde yaptığı uygulamalar var. Bu korkunç bir durumdu…