Özgür Özel, Karar yazarlarına CHP’nin İmralı’ya gidişe nasıl
baktığına dair şunları söylüyordu: “Önce AK Parti adım atsın,
siyasi sorumluluğu alsın ve yerine getirsin. Ardından biz
kararımızı alırız, cumhuriyetin kurucu partisi çözüm hamlelerinin
dışında kalamaz…”
AK Parti sorumluları, oylama hâlinde İmralı’ya gidişi
destekleyeceklerini açıkladılar.
Mevcut koşullarda CHP’nin bir sorun çıkaracağını, İmralı’ya gidişi bloke edeceğini sanmıyordum. Gelin görün ki bu satırların yazıldığı saatlerde CHP, İmralı’ya temsilci göndermeyeceğini açıkladı.
Bu bir tür oyunbozanlık…
Neden?
Zira bu istikamette alınacak ortak bir kararın önemli iki anlamı olacaktı.
İlk anlam, şüphe yok ki çözüm süreciyle ilgiliydi. Meclis komisyonunun temsil ettiği “sistem”, ilk kez bu denli bütünlüklü ve açık bir şekilde Öcalan’la görüşecek, bir anlamda masaya oturacaktı. Bu adım, 2013-2015 ilk çözüm döneminde Öcalan’ın mektubunun meydanlarda okunmasından çok daha ileri bir adımdı. Sorun çözümü ya da sorunda başka bir evreye geçiş bakımından taraflar arası kritik bir temastı, dahası kritik...