Büyük resim her geçen gün ortaya çıkıyor.
Genelkurmay Başkanı, eli kolu bağlıyken, kendisine “sizi önderimiz
Fethullah Gülen'le konuşturalım diyen” tuğgeneralin ismini
ifadesinde veriyor.
Bir kısım darbecinin harekete geçme talimatını sivil “abi”lerden
aldığını öğreniyoruz. Erdoğan'ı almaya Marmaris'e giden SAT
komandolarının imamı BBDK uzmanı Kemal Işıklı itiraf ediyor. 15
Temmuz'dan bir süre önce tatilde olduğunu Kayseri'den üstü olan
imamdan gelen talimat üzerine İstanbul'a geldiğini, yine talimat
üzerine SAT komandolarını tek tek evine davet ettiğini, üst
abisinin tek tek görüştüğü SAT'çılara 'Kemal diye birisi gelecek ne
derse yapın' diye talimat verdiğini söylüyor.
Darbe girişiminin sadece ordudaki Gülencilerin değil, askeri,
sivil, memuruyla tüm Gülen örgütünün işi olduğu ortada. Bu darbe
girimi sadece silahlı bir kalkışmaya işaret etmiyor, devletin nasıl
bir kuşatılmanın ve çöküşün eşiğine geldiğini de gösteriyor.
Bu durumun büyük tasfiyeyi gerektirdiği de ortadadır.
Yapılıyor ve ilk bilanço şu: 13.000 gözaltı, kamu kuruluşlarında
açığa alınan 45.000 memur, 2750 hakim ve savcı, yüksek yargıçlar,
tutuklanan 123 general (ordu generallerinin yüzde 33'ü), kapatılan
üniversiteler, vakıflar, dernekler, sendikalar…
Bunlar keskin ancak kaçınılmaz adımlar...
OHAL de, “16 Temmuz günü, 14 Temmuz'da nerede kalmıştık” diyen
kimilerinin sandığı ve yaydığı gibi “Erdoğan'ın olağanüstü hukuk
düzeni” değildir.
Bu, tedbirlerin kaçınılmaz aracıdır.
Ancak bunlar kadar önemli olan bir husus, daha önce defaatle altını
çizdiğimiz gibi, bu tasfiye sırasında adalet, hakkaniyet ve hukuk
kurallarına özen göstermek, adli tedbirlerde keyfilik ve kestirmeci
tutumlardan uzak durmak, tasfiye işini bir cadı avına
dönüştürmemektir.
Bu mesele her iki yönüyle, tasfiye ve yeniden yapılan tarafıyla da,
bunun hukuk ilkelerine uygun yürütülmesi açısından da, sadece
bugünü değil, aynı zamanda geleceği belirleyecektir.
Tasfiyelerde meşruiyet ve ihlal, hassas bir terazi gibidir. Hangisi
ağır basarsa sonuç öyle oluşur. İhlal kirdir, varolan temiz dokuyu
da lekeler, doğru girişimi de bozar. Ergenekon ve Balyoz gibi adli
süreçler bu konudaki yakın örneklerdir.