Ali Bayramoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Bir başlangıcın eşiğinde...

Büyük resim her geçen gün ortaya çıkıyor. Genelkurmay Başkanı, eli kolu bağlıyken, kendisine “sizi önderimiz Fethullah Gülen'le konuşturalım diyen” tuğgeneralin ismini ifadesinde veriyor. Bir...

26 Temmuz 2016 | 2.243 okunma

Büyük resim her geçen gün ortaya çıkıyor.
Genelkurmay Başkanı, eli kolu bağlıyken, kendisine “sizi önderimiz Fethullah Gülen'le konuşturalım diyen” tuğgeneralin ismini ifadesinde veriyor.
Bir kısım darbecinin harekete geçme talimatını sivil “abi”lerden aldığını öğreniyoruz. Erdoğan'ı almaya Marmaris'e giden SAT komandolarının imamı BBDK uzmanı Kemal Işıklı itiraf ediyor. 15 Temmuz'dan bir süre önce tatilde olduğunu Kayseri'den üstü olan imamdan gelen talimat üzerine İstanbul'a geldiğini, yine talimat üzerine SAT komandolarını tek tek evine davet ettiğini, üst abisinin tek tek görüştüğü SAT'çılara 'Kemal diye birisi gelecek ne derse yapın' diye talimat verdiğini söylüyor.
Darbe girişiminin sadece ordudaki Gülencilerin değil, askeri, sivil, memuruyla tüm Gülen örgütünün işi olduğu ortada. Bu darbe girimi sadece silahlı bir kalkışmaya işaret etmiyor, devletin nasıl bir kuşatılmanın ve çöküşün eşiğine geldiğini de gösteriyor.
Bu durumun büyük tasfiyeyi gerektirdiği de ortadadır.
Yapılıyor ve ilk bilanço şu: 13.000 gözaltı, kamu kuruluşlarında açığa alınan 45.000 memur, 2750 hakim ve savcı, yüksek yargıçlar, tutuklanan 123 general (ordu generallerinin yüzde 33'ü), kapatılan üniversiteler, vakıflar, dernekler, sendikalar…
Bunlar keskin ancak kaçınılmaz adımlar...
OHAL de, “16 Temmuz günü, 14 Temmuz'da nerede kalmıştık” diyen kimilerinin sandığı ve yaydığı gibi “Erdoğan'ın olağanüstü hukuk düzeni” değildir.
Bu, tedbirlerin kaçınılmaz aracıdır.
Ancak bunlar kadar önemli olan bir husus, daha önce defaatle altını çizdiğimiz gibi, bu tasfiye sırasında adalet, hakkaniyet ve hukuk kurallarına özen göstermek, adli tedbirlerde keyfilik ve kestirmeci tutumlardan uzak durmak, tasfiye işini bir cadı avına dönüştürmemektir.
Bu mesele her iki yönüyle, tasfiye ve yeniden yapılan tarafıyla da, bunun hukuk ilkelerine uygun yürütülmesi açısından da, sadece bugünü değil, aynı zamanda geleceği belirleyecektir.
Tasfiyelerde meşruiyet ve ihlal, hassas bir terazi gibidir. Hangisi ağır basarsa sonuç öyle oluşur. İhlal kirdir, varolan temiz dokuyu da lekeler, doğru girişimi de bozar. Ergenekon ve Balyoz gibi adli süreçler bu konudaki yakın örneklerdir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu ne dünya kardeşim böyle… 04 Aralık 2025 | 189 Okunma Kürt meselesinde CHP nereye? 29 Kasım 2025 | 337 Okunma İmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik? 27 Kasım 2025 | 547 Okunma Bravo CHP’ye!!! 22 Kasım 2025 | 2.832 Okunma Kürt meselesinde siyasi rüzgâr ılık… 20 Kasım 2025 | 398 Okunma