SANKİ gerçekten de büyük bir sırrı ifşa etmiş gibi kızıyorlar Cumhuriyet gazetesine. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da kızıyor; davalar, hesap sormaya ant içmeler, casusluk suçlamaları, gününü gösterme yeminleri...
Çaycısından yayın yönetmeni Can Dündar'a, Cumhuriyet gazetesinde
ise hava bin beş yüz. Yürüyüşleri değişti. Misilleme üstüne
misilleme ile mukabele ediyorlar. 'Asıl sen yargılanacaksın, hesap
verdirmeden bırakmam seni' tafralarından geçilmiyor.
Tantanaya dışarıdan bakan da ciddi bir dava dönüyor sanacak.
Cumhuriyet gazetesi, bir buçuk yıllık bir tartışmayı yeniden
alevlendirdi. Bunu da yine, bir yıl önce basılmış MİT TIR'ları
görüntüsünün benzerini yayınlayarak yaptı.
MİT, Suriye muhalefetine silah gönderiyormuş, bu suçmuş da,
uluslararası hukukun ihlaliymiş de...
Başbakan Davutoğlu'yla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yüzden Lahey
Adalet Divanı'nda yargılanacağına ciddi ciddi inananlar bile
var.
Yine dışarıdan bakan biri, TIR'ların kime, ne taşıdığı
paranoyasıyla komple tırlatmış olduğumuza hükmedecek...
* * *
Kırşehir'de, ABD ile el ele Suriye muhalefetini eğitip donatan
biz değiliz sanki. Eğitim, enstrümantal müzik eğitimi değil.
Donatmaktan kasıt da eline çalgı aleti tutuşturmak olmasa
gerek.
Eğit-donat programı için Amerikan özel kuvvetlerinden askerler
gelmiş. Muhaliflere dağıtılacak tanksavar, ağır makineli tüfek ve
bombaların İncirlik'e sevkıyatı da başlamış. Bizim 'Bordo
Bereliler'le birlikte yürüteceklermiş çalışmayı. Dünya âlem de
biliyor, gizlisi saklısı yok. Google'a sorun, teferruatını döksün
önünüze...
E o zaman MİT TIR'larının yüküne niye devlet sırrı deniyor?