Akit yazarı Dilipak'tan sert eleştiri: Hepsi ahbap çavuş. Şıracının şahidi bozacı!

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak"Siyasi gündem" başlıklı yazısında tabandaki değişim beklentisinin devam ettiğini belirterek toplumda ‘alerji oluşturan’ isimlerin korunduğu sürece AK Parti için sürecin ciddi anlamda hüsrana dönüşebileceğini yazdı.

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında AK Parti'de değişim beklentisinin devam ettiğini söyledi ve 'troller üzerinden siyasi gündem oluşturma çabalarını' eleştirdi. 

'Siyasi gündem' başlıklı yazısında Dilipak, "AK Parti bu anafordan yakasını kurtarmak istiyorsa bundan sonra atacağı her adıma ve söylenecek her söze dikkat etmesi gerek" ifadelerini kullandı ve siyasilerin bürokratik ilişkilerini eleştirdi.

Dilipak "Milletvekillerine, o bölgeyle ilgili yüksek bürokrasiye, STK’lara, cemaate, işadamlarına danışarak yapılacak bir değişim parti tabanlarında itibar görmeyecek. Hepsi ahbab çavuş. Şıracı’nın şahidi bozacı. Bundan bir şey çıkmaz. Milletvekilleri bu kadroları, bu kadrolar da o milletvekillerini üretti. O bürokrasiler de bu teşkilat ve milletvekillerinin eseri. Bunlar sahibinin sesidir. Bu her parti için böyle. AK Partidekiler için durum daha can sıkıcı. Bunlar birçok yerde ahbab çavuş ilişkilerinde MİT ile de, emniyet, istihbarat, mülki irade amirleri ile de kol kola girdiler." diye yazdı. 

Abdurrahman Dilipak'ın yazısından bir bölüm:

AK Parti’de tabandaki değişim beklentisi devam ediyor. Seçim olalı aylar oldu. Halk, alındığı söylenen mesajın karşılığı olan adımların atılmasını bekliyor. Bazı atılan adımlar ve atamalar ise akılların daha da karışmasına sebeb oluyor. Birileri bunların dile getirilmesi için her yolu deniyor. Bir bakıma ben o insanların dil’i oluyorum. Sadece sözü değil, kalbinden geçirdiklerinin sesi. Birtakım insanlar bunlarla teselli buluyor. Bu birilerinin canını sıksa da. Bir gazetecinin de Hakkın ve halkın sesi olması gerekmiyor mu!

Değişim makyaj şeklinde olursa, şaibeli ve toplumda alerji oluşturan isimler korunur ya da yeni, benzer kişiler atanırsa bu durum ciddi anlamda bir “hüsran”a dönüşebilir.. AK Parti bu anafordan yakasını kurtarmak istiyorsa bundan sonra atacağı her adıma ve söylenecek her söze dikkat etmesi gerek. Özellikle de Gül, Davudoğlu ve Babacan’la kesin olarak yollar ayrıldıktan sonra.

Hangi kesimden olursa olsun birilerinin troller üzerinden siyasi gündem oluşturma çabaları artık toplumda itibar görmüyor. Bunun kimseye faydası yok. Bu aklın yön vereceği bir siyasetin karşılığı hüsran olacaktır.

MPİ ihalesi, Çanakkale’deki maden sahası ile tartışmalarda izlenen yol ders olmalı. Siyasetçi suali mukadderlere cevap vermiyorsa, ağzıyla kuş tutsa faydasız.

Gelinen noktada siyaset irtifa kaybetmeye başladı. Değişim siyasetteki her parti tabanının ana beklenti haline geldi. 

Milletvekillerine, o bölgeyle ilgili yüksek bürokrasiye, STK’lara, cemaate, işadamlarına danışarak yapılacak bir değişim parti tabanlarında itibar görmeyecek. Hepsi ahbab çavuş. Şıracı’nın şahidi bozacı. Bundan bir şey çıkmaz. Milletvekilleri bu kadroları, bu kadrolar da o milletvekillerini üretti. O bürokrasiler de bu teşkilat ve milletvekillerinin eseri. Bunlar sahibinin sesidir. Bu her parti için böyle. AK Partidekiler için durum daha can sıkıcı. Bunlar birçok yerde ahbab çavuş ilişkilerinde MİT ile de, emniyet, istihbarat, mülki irade amirleri ile de kol kola girdiler.

Abdurrahman Dilipak'ın yazısının tamamı