'Üst akıl'ın kalitesi düştü
19. Yüzyılın uyanıkları İngilizlerdi. 1. Dünya Savaşı’yla ilgili öykülerde, Şam’da, Kahire’de, Basra’da, Şam’da, Akabe’de, Hicaz’da, Yemen’de, Adis Ababa’da, Hartum’da...
19. Yüzyılın uyanıkları İngilizlerdi. 1. Dünya Savaşı’yla ilgili öykülerde, Şam’da, Kahire’de, Basra’da, Şam’da, Akabe’de, Hicaz’da, Yemen’de, Adis Ababa’da, Hartum’da, Beyrut’ta, Kudüs’te gezinen İngiliz kafaları hep başroldedir.
Fransızlar da az değildi fakat aralarında bir fark vardı.
İngilizler ne yaptığını Fransızlardan daha iyi biliyordu.
Osmanlı toprağı savaştan sonra nasıl paylaşılacak? Açıkça buna çalıştılar. “Ayıyı öldürmeden postunu paylaşmak gibi” diyordu İngiliz askeri istihbarat şefi MacDonogh.
Çölün ortasından geçen bir çizgi, Kerkük’ü İngiliz tarafında bırakarak İran sınırına çıkıyor. Güneybatıya doğru cetvelle çizilmiş düzgünlükte Filistin’e kadar iniyor. Filistin’de batıya yönelerek Akka’da denize kavuşuyor.
Çizginin kuzeyi Fransızların, güneyi İngilizlerin. Sykes’la Picot’nun 3 Ocak 1916’da vardığı mutabakat kabaca buydu.
Fransa’nın ‘pay’ını belirleyen mavi çizgi bugünkü hudutlarımızın içine giriyor, Elazığ-Malatya’yı içine alıyor, Sivas’a yaklaşıyor.
İngilizler, petrolü herkesten önce keşfetmişti. Petrol kokusu gelen her yeri hudutlarına dahil etmeye çalıştılar.
İngiliz aklını, Sykes-Picot haritasında Fransızlara düşen Musul’un savaş sonrasında çizilen haritada İngiliz nüfuzunda kalmasına bakarak da anlayabiliriz. Demek ki o dönemin ‘üst akıl’ı İngiltere’ymiş.