Marsilya’da kan gövdeyi götürüyor

Brettenli Michael Heberer de 3. Murat döneminde Osmanlı ülkesine gitmiş.Friedrich Seidel gibi, esir olarak.“İyi ve kötü ecdat”ın izlerini Heberer’in anılarında da sürebiliriz. (Osmanlıda Bir Köle, Kitap...

Brettenli Michael Heberer de 3. Murat döneminde Osmanlı ülkesine gitmiş.

Friedrich Seidel gibi, esir olarak.

“İyi ve kötü ecdat”ın izlerini Heberer’in anılarında da sürebiliriz. (Osmanlıda Bir Köle, Kitap Yayınevi.)

Kitabın başlangıç bölümlerinde (8. Bölüm) şu cümleye rastlamak hoşuma gitti:

“Paris, benim kanımca dış mahalleleriyle birlikte Avrupa’nın en büyük ve en güzel şehri, ama Konstantinopolis’ten sonra gelmek üzere.”

Heberer bunu itiraf etmekle birlikte kendisinin Paris’i İstanbul’a tercih ettiğini söylüyor. Neden? Resmi yapıları, sarayları, konutları, köprüleri, ünlü akademileri, yüksek mahkemenin ve parlamentonun bulunduğu Sen Nehrinin ortasındaki Palatium’u sebebiyle.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Biz eğitim işini beceremiyoruz 01 Mayıs 2024 | 260 Okunma Yine ilk 500’e giremedik! 29 Nisan 2024 | 927 Okunma Bir ‘mürted’in hikayesi 28 Nisan 2024 | 871 Okunma Bu kafadan sivil anayasa çıkmaz 26 Nisan 2024 | 234 Okunma Gazze sualinden kimse kurtulamaz 24 Nisan 2024 | 217 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar