En iyi Suriye yaralı Suriye
Arap Baharı tabir ettiğimiz hercümercin başladığı sıralarda… (Şimdi hercümerç oldu, başlarken öyle demiyorduk, Arap sokağı o kadar kötüydü ki ne olursa olsun şimdiki halden daha...
Arap Baharı tabir ettiğimiz hercümercin başladığı sıralarda… (Şimdi hercümerç oldu, başlarken öyle demiyorduk, Arap sokağı o kadar kötüydü ki ne olursa olsun şimdiki halden daha kötüsü olamaz sanıyorduk. Döndük dolaştık, ‘şimdiki halden daha kötüsü’ne ulaştık. Eski kötü hali arar olduk. O gün bu gündür ‘daha kötüsü olmaz’ lafını lügatimden çıkardım.) İşte o günlerde, şimdiki Arap rejimlerinin yerine kim gelirse gelsin İsrail tedirgin olur. Çünkü bütün alternatifler mevcutlarına göre ‘İslamcı’ diye düşünüyordum.
Suriye’nin içi dışına çıkarıldıktan, altı üstüne getirildikten sonra Beşşar Esed gitti, yerine yoğunlaştırılmış bir devrim süreci sonunda -hepsi birkaç gün- el-Kaide’den evrilmiş HTŞ geldi.
HTŞ’nin gelmesi İsrail’in birinci düşmanı İran’ın ve Hizbullah’ın Suriye’den tasfiye edilmesi anlamına geliyordu.
Evet, bizim bulunduğumuz taraftan yani Kuzey’den, milyonlarca Suriyeli sığınmacıya senelerdir ev sahipliği yapan Türkiye’den bakınca bu bir zaferdi, bir ‘vaka-i hayriye’ydi.
Türkiye’nin müzahir olduğu bir devrim yapılmıştı.
Yakın alaka gösterdik. Dışişleri bakanımız, MİT başkanımız yeni başkan Ahmet el-Şara’nın yanına gittiler...