TÜSİAD’la vuruşma ve politika faizi yerine analitik faiz

Trump’ı müteahhit zannedenlere şaşarım. Trump kendi dininin mücahidi. Amerikan Müteahhidi değil, Amerikan Mücahidi. Artık bizdeki müteahhitler (iş dünyası) bunun üzerine düşünsün. Kimin mücahidi olacaklarını… Kimse kusura bakmasın çünkü kavramlar bunlar. Alternatifi getirilemedi, getirilemez. Asya’da büyük bir şey oldu. Cumhurbaşkanının liderliğinin Türkiye’yi aştığının altı çizildi. Yahut çokları için ilk defa aştı. Ümmet adeta Cumhurbaşkanına kaftan giydirdi. Cumhur İttifakı Tuğrul ve Çağrı Beylerin

Trump’ı müteahhit zannedenlere şaşarım. Trump kendi dininin mücahidi. Amerikan Müteahhidi değil, Amerikan Mücahidi. Artık bizdeki müteahhitler (iş dünyası) bunun üzerine düşünsün. Kimin mücahidi olacaklarını… Kimse kusura bakmasın çünkü kavramlar bunlar. Alternatifi getirilemedi, getirilemez.

Asya’da büyük bir şey oldu. Cumhurbaşkanının liderliğinin Türkiye’yi aştığının altı çizildi. Yahut çokları için ilk defa aştı. Ümmet adeta Cumhurbaşkanına kaftan giydirdi. Cumhur İttifakı Tuğrul ve Çağrı Beylerin bin yıl sonra yeniden vücut bulmasıdır artık. Bu asıl gündem…

Bu yeni durum Cumhurbaşkanını himayesindekilere karşı daha şefkatli, karşısındakilere karşı daha dikkatli yapar.

O yüzden sanırım kolları sıvayıp işe girişmek zamanıdır. Himayesindekileri şöyle bir konsolide etmek için... Kapalıçarşı’ya bir ziyaret (özellikle Kapalıçarşı’ya), oradan Sultanhamam, Tahtakale, İstoç’a oradan… Çorlu, Çerkezköy… Halk Partisinin sokak çağrısı vesair beni bağlamaz. Ben ilmimin bana gösterdiğini anlatıyorum. Faizden şikâyet etmeleri de beni enterese etmez. Olsa olsa ezelden beri durduğumuz noktaya onlar da yaklaşmıştır.

Şunu söylüyorum; kimseyi başkasının vizyonuna terk etmemek lazım. Fayda üretebilecek herkesi Türkiye’nin vizyonuna katmak lazım. TÜSİAD dahil. Oluyorsa denemek lazım. Büyük Türkiye’de daha büyük olmak veya küçük Türkiye’de kendini büyük zannetmek arasında bir tercih yapacak aklı da iradeyi de haizler. Başkasına teslim etmemişlerse… Dokuz soru soruyor TÜSİAD, dokuzunun cevabı da Cumhurbaşkanı…

Olmazsa olmuyordur, bilemem. Şapsa şaptır. Şekerse şeker. Hakikaten geçmişi konuşmanın değil, geleceği yapmanın zamanı… 90’lar sevgisi boş, 2100’ü sevmeli… Altın, dolar, kripto para, dijitalleşme, rekabet falan derken öyle bir tufan geliyor ki varlığına güvenenler bir bakmış hiçbiri beş para etmiyor.

Olmuyorsa da beri duruyorlarsa eğer, daha fazla ayak bağı etmeyip tufana Türkiye gemisine binenlerle karşı koymak lazım. Soros’un yerine gelene yamanma arayışındakilerle değil.

Türkiye’nin vizyonuna katılma hususunda yanlış karar verirlerse asıl bedeli milli irade tarafından zaten ödetilecek, bir daha büyük olamayacaklardır. Çünkü yanlış karar verdiren körlüğün nedeni, milletin vizyon ışığının şiddetli parlaklığı olacaktır.

Artık ya buluşmalı ya kale almayıp duruşmalı yahut da milletin vizyonuna manilerse vuruşmalı… Eko-politik, mâni olmaya çalışanlar apar topar meydana çıksa da hala buluşmaya uygun. Yok, hakikaten vuruşmak istiyorlarsa eko-politik Türkiye lehine değişir.

Ziyaretler bittikten sonra hanehalkına, finansal kesime, işletmelere dönüp bir bakmak lazım. Reel (hakiki) faizi kimine pozitif (artık), kimine nötr (yansız), kimine de negatif (eksik) olacak şekilde yeniden bir ayarlamak lazım… Ben buna bileşenlerden oluşan analitik faiz diyorum.

Suyun üzerinde yüzen bir topu üstten bastırarak derinlere batırmak isterseniz başaramazsınız. Israr ederseniz yukarı doğru fırlayıp elinizden kaçar.

Faiz-enflasyon ilişkisi bugünün Türkiye’sinde işte bu su-hava deneyine benziyor. Üstten bastırılan top ancak yarısına kadar suya giriyor. Yüksek faiz tahakkukları, “kontrol dışındaki” alanlarda enflasyonist etkiyi körükleyen kaynağa dönüşüyor.

Para politikası pozitif reel faize rağmen ancak baz etkisi kadar bir iyileşme sağlıyor. Üstelik dezenflasyonist etki Şubat 2024’ten itibarenki negatif faiz döneminde daha belirgindi. Zaten faiz %35’in üzerine ekonomik gerekçelerden çok ekonomi yönetiminden aktörlerin iletişim kazalarını telafi etmek üzere boşa artırılmıştı. Çok yazık…

Daha iyi bir yöntem üzerine mi düşünülecek, yoksa mevcut yöntemde ısrarcı mı olunacak, tartışmasını açmanın zamanı geldi. Ortodoks politikayı bir izzet-i nefis meselesi gibi görmenin modası da travması da cinneti de geçti. Piyasanın yüksek faiz baskısı reel kesimi kimsesizleştiriyor. Kimseleri olmak lazım.

İktisat ezberlerin değil, sorgulamaların bilimi hüviyetine dönüşmedikçe tüm dünya zorlanacak. Bu skolastisizm Türkiye’yi de zorluyor, zorlayacak. Türkiye’ye inananlar, yatırım yapanlar yani aramızdaki iyiler zorlanıyor. Dolar alanlar, otomobil alanlar, gayrimenkul alanlar keyfinde.

Para politikasında sanat nötr faize ulaşmak olarak görülür. Nötr faiz, ne işsizliğe ne de enflasyona etkisi olmayan faiz seviyesine denir. Enflasyon kadar faiz anlamına her zaman gelmez. Dönem ve şartlara göre farklı seviyelerde gerçekleşebilir.

Fakat bugün nötr faiz hesabı küresel ölçekte kaybedildi. Elle ayarlamak olasıysa da ekonomiler ancak tesadüfen nötr faize ulaşabilir durumda. Haddizatında öyle olur zaten. Üstelik ortodoks politika nötr faizden uzaklaşmak demektir. Faiz indirirken de çıkarırken de… Ha faize duyarsız olanlara her faiz nötrdür.

Böyle ise Türkiye negatif faiz ortamına dönmeli mi?

Su-hava deneyine dönelim. Üstten bastırarak batırılamayan topu alttan “yakalayıp” suyun içine çekerseniz batırabilirsiniz. Ancak bu sayede istediğiniz seviyeye çekerek yerini ayarlarsınız.

Türkiye sene sonundan önce negatif reel faiz ortamına dönmek üzere programını hazırlayıp uygulamaya geçebilirse pozitif reel faize göre daha sağlıklı geçirebileceği bir iklime girmiş görünüyor.

Yatırımın finansmanı gereksiz pahalı durumda. Dezenflasyonist etkilerin belirmesine mâni oluyor. Zararı faydasını geçti geçecek. Hükümetin eko-politiği de Trump’a tam uyumlu değil, dezenflasyonist etkiler zaten beliremez yani.

Lazım olana eksik, olmayana artık, kayıtsız olana yansız faiz mümkün…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Piyasa Türkiye’ye karşı hep orantısız güç kullandı 25 Mart 2025 | 113 Okunma Yolsuzluk soruşturmasına düşerek tepki veren borsaya daha da yatırım yapmam 23 Mart 2025 | 646 Okunma Altın tasarrufu mu yanlış, para sistemi mi? 18 Mart 2025 | 214 Okunma 800 milyar euroluk savrulmanın Türkiye’ye ve bölgesine açtığı fırsat penceresi 16 Mart 2025 | 146 Okunma Toplum düzeni: Çatışmanın kodları ve çaresi 11 Mart 2025 | 56 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar