Ödül…
Sohbet imkânı bulduğum ünlü bir kardiyolog profesörle konuşurken, inançsız insanların en yakınlarını kaybetmenin acısını nasıl telafi ettiklerinden açıldı bahis.Öyle ya…...
Sohbet imkânı bulduğum ünlü bir kardiyolog profesörle konuşurken, inançsız insanların en yakınlarını kaybetmenin acısını nasıl telafi ettiklerinden açıldı bahis.
Öyle ya… Cennet umudu olmayan, ahirette buluşma ümidi taşımayan insanlar nasıl söndürüyordu içindeki ateşi?
Dahası, kendilerinin de bir gün öleceğini bile bile ahiret inancının boşluğunu neyle dolduruyorlardı?
“Alkole vuruyorlar kendilerini” dedi hoca…
Bir gün başlarına gelecek mutlak hakikati unutmak, hatırlarına getirmemek için bu yola başvurduklarını anlattı.
Neşeyi bozan, ağızların tadını kaçıran ölüme karşı beynin ve nefsin bu yöntemi geliştirdiğini ilk kez işittim.
Dahası var…
Düşünsenize, her şey dünyada kalacak gibi yaşamışlar, istediklerini yapmışlar…
Ya bir de yüce kitabımız Kur’ân-ı kerimde ve daha önce insanlığa yollanan bütün kutsal kitaplarda bahsedildiği şekilde, yaptıklarının hesabını vereceklerse!
Böyle bir ihtimal, inançsız bir fâniyi...