İmamoğlu gerçeği...

Pazar günü Türkiye'nin kaderini belirleyecek yerel seçimlere gidiyoruz.17 yıl iktidarda olan AKP, doğal olarak yıpranmış vaziyette. Bu yüzden dünya görüşleri çok farklı MHP'yi yanına alarak durumunu...

Pazar günü Türkiye'nin kaderini belirleyecek yerel seçimlere gidiyoruz.

17 yıl iktidarda olan AKP, doğal olarak yıpranmış vaziyette. Bu yüzden dünya görüşleri çok farklı MHP'yi yanına alarak durumunu korumayı planladı. Ancak MHP'nin Genel Başkanı ve yönetimi yetmiyor. MHP seçmeninin kahir çoğunluğunu alamadığı için ciddi orandaki seçmen AKP'nin kulağını çekecek. Kim bilir AKP lideri Erdoğan, "Bahçeli tarafından kandırıldığını" ifade ederek "Kanka"lığa son verip "milletim de Allah'da bizi affetsin" sözlerine "mesaj alınmıştır" diye balkon konuşması yapacak.

Bakanlar Kurulu ile beraber partinin başkanlık divanında değişiklikler yaparak 2023'e hazırlanacak. Lakin, siyasette "gerilemek" aynı zamanda "hızla erimenin" başlangıcı demektir. Belediyelerle iktidara gelen AKP aynı şekilde belediyelerle gideceğe benziyor. Başta Ankara olmak üzere önemli büyük şehirleri kaybedeceğini anlayan Erdoğan, bu yüzden hırçınlaştı. Dokunulmazlığı olmayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "içeri gireceği", CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "Avukatlara talimat verdim" sözleri ile "tutuklanabilecekleri" mesajını verdi.

Öte yandan bir dönem Erdoğan ve AKP'ye ağıza alınmayacak sözler sarf eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, "Seçilseler bile görevden alacağız" lakırtısı ile kulaklara kar suyu kaçırmaya çalışıyor. Ne de olsa Damat Berat'ın "Uzaya çift şeritli yol yaptık desek; inanacak kitleleri" var...

Bir de "Seçim hileleri yüzünden oylarımız çalınıyor. Biz seçsek de kayyum atayıp görevden alabilirler" endişesi taşıyan "eğitim seviyesi yüksek kesim"in ciddi kaygıları var. İşte siyaset biliminin bu alternatiflerini bilen "siyaset mühendisleri" belli ki Erdoğan ve Soylu'nun kulağına "sandığa katılımı ne kadar azaltırsak o kadar şansımızı artırırız" mesajını iletmişler. Ama yemezler!.. AKP'ye oy verenlerin hemen hemen yüzde yüzü sandığa her şartlarda gider. Emir ve görev sayar. Eğitim seviyesi yüksek olan CHP ve İYİ Parti seçmeni ise adayları bahane edip, "nasıl olsa sonuç değişmeyecek, yine çalacaklar" endişesi ile, pasif direniş, sivil itaatsizlik taktiğini uygulayıp boykot etme yolunu seçebilir. Erdoğan ve Soylu bu gerçekten hareket ederek, bu yarayı kaşıyıp; katılımı düşürerek sonuç alma peşinde... Devlet imkanları ile "ezici propaganda üstünlüğü avantajı"nı inkar etmek mümkün değil. Üzerine geçmişte "merkez medya" sanılanların tamamen "yandaşlığı" eklenince maça baştan "1-0" ile başlama'nın avantajı da var. YSK'nın "maç devam ederken kuralları değiştirmesi" de önemli etken. Ne demişti AKP'nin bakanları "Eğitim seviyesi yükseldikçe oylarımız düşüyor!.." Nitekim Türkiye'de rejimin değiştirileceğini fark eden büyükşehirlerin seçmenleri "Hayır!" oyu verirken, "evet" diyenler devletin hangi birimlerinin ortadan kaldırılacağını bilmeden "inanç sömürüsüne" boyun eğdiler.

Seçmen artık uyandı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, milletvekili seçmeyeceğini fark etti. Evinin önünü süpürmeyi hatırladı. Muhtarı, azayı, belediye başkanı ve belediye meclis üyelerini seçeceğini, dolayısı ile evi, iş yeri ve yerel hizmetlerini düşünüyor. Yapılan iftiralar, sahte senetler, suç duyuruları da ters tepti. Mansur Yavaş'a tıpkı "FETÖ" taktiği ile uygulanmak istenen "itibar infazı" "+ 2 puan" getirdi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hasan Paşam ve Uğur Mumcu... 31 Ocak 2021 | 517 Okunma "Adalet yıkılırsa gökyüzü çöker!" 29 Ocak 2021 | 282 Okunma Asker Hastanesi yıkılmasın!.. 28 Ocak 2021 | 279 Okunma Kaba Milliyetçilik... 24 Ocak 2021 | 406 Okunma Uzmanlara zulüm... 21 Ocak 2021 | 333 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar