Yaşamak ve yazmak üzerine...

Yazmak zor iştir, yorucu iştir, acıtıcı iştir. Üstelik yazar, “ebedi yorgun kişi”dir: Başlangıçta yorgun, bitişte yorgundur. Zira üretken beyinler yorulur, acıyan beyinler üretir! Yazdıkça yorulur...

Yazmak zor iştir, yorucu iştir, acıtıcı iştir. Üstelik yazar, “ebedi yorgun kişi”dir: Başlangıçta yorgun, bitişte yorgundur. Zira üretken beyinler yorulur, acıyan beyinler üretir! Yazdıkça yorulur, yoruldukça yazarsınız...

Kelimeleri kimi zaman mermi olup fırlar, kimi zaman sevgi soluğuna dönüşür, hayatı öper. 

Fakat kelimeler istiflenip hayat buldukça derinden bir endişe açar içinde: “Acaba doğru yazmış mıyım, her şey yerli yerinde mi?”

Ve son soru: “Tam istediğim gibi mi?”

Ah yasalar, yasaklar, töreler ve yayıncılar!.. Durmadan kendilerine “uygun” olanı isterler.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Osmanlı’da ev hayatı 03 Kasım 2020 | 471 Okunma Osmanlı evleri ve modern evlerimiz 02 Kasım 2020 | 352 Okunma Toplum yeniden inşa edilmeli 31 Ekim 2020 | 380 Okunma Osmanlı’da çocuk olmanın anlamı 30 Ekim 2020 | 265 Okunma Türkiye’de çocuk olmak… 28 Ekim 2020 | 161 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar