Eski zamanlar ve 40’lı yıllar

Ne zaman 40’lı yılları yazsam, o yıllara bayılanlar sövüp saymaya başlıyor. Biraz vicdanlıları, “Bırak geçmişi, bugüne gel” falan diyorlar. Bilmiyorlar ki, dünü bilmeyen bugünü...

Ne zaman 40’lı yılları yazsam, o yıllara bayılanlar sövüp saymaya başlıyor. Biraz vicdanlıları, “Bırak geçmişi, bugüne gel” falan diyorlar. Bilmiyorlar ki, dünü bilmeyen bugünü kavrayamaz!

Evet, 40’lı yıllar…

Ezansızlık-Kur’ansızlık bir yana, bu yıllar, halk ekseriyetinin sırtına ceket, ayağına çarık (potin zaten nadirdir), kursağına ekmek, çocuğuna ilâç bulamadığı/alamadığı yıllardır. 

Ankara’daki egemenler Paris’ten özel şarap getirtip Fransız şarabıyla kafa çekiyor (belgesi var), modayı yakından takip ediyor, sırtında kuyruklu ceket, başında silindir şapka, ayağında rugan ayakkabılarla balolarda, güzellik müsabakalarında, uyduruk kutlamalarda gününü gün ediyor.

Düşünün ki dostlarım, 40’lı yılların Türkiyesi’nde, Urla gibi bir Ege şehrinde dahi insanlar açlıktan ölüyor…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Osmanlı’da ev hayatı 03 Kasım 2020 | 469 Okunma Osmanlı evleri ve modern evlerimiz 02 Kasım 2020 | 351 Okunma Toplum yeniden inşa edilmeli 31 Ekim 2020 | 380 Okunma Osmanlı’da çocuk olmanın anlamı 30 Ekim 2020 | 263 Okunma Türkiye’de çocuk olmak… 28 Ekim 2020 | 160 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar